İZMİR SUYU PLANSIZLIK İÇİNDE: ÇEŞMELERDEN SU İÇİLMİYORSA ÇALIŞMIYOR DEMEKTİR

Türkiye Komünist Partisi (TKP)’den İzmir’in su krizine dair basın toplantılı eleştiri geldi; İzmir’in suyu bir plansızlığın içinde…

 

İZMİR SUYU PLANSIZLIK İÇİNDE: ÇEŞMELERDEN SU İÇİLMİYORSA ÇALIŞMIYOR DEMEKTİR

 

Çevre Mühendisi Mehmet Faruk İşgenç; “Büyükşehir belediyelerinin su şebekeleri kurma, suları temiz ve içilebilir hâle getirme ve dağıtma görevi var. Çeşmelerden su içilmiyor belediyeler çalışmıyor demektir.” Dedi.

 

İzmir Büyükşehir Belediyesi (İzBB) İZSU Genel Müdürlüğü, kentin en büyük içme suyu kaynağı Tahtalı Barajı’nda doluluk oranının son 10 yılın en düşük seviyesine ulaşarak yüzde 10’un altına düşmesinin ardından su kriziyle karşı karşıya kalan İzmir’de, 25 Temmuz gecesinden itibaren Çeşme’de 10 saat süren su kesintilerine başlamış, kuraklık ve azalan su kaynakları nedeniyle kesintilerin 6 Ağustos’tan itibaren kent merkezine yayılacağını duyurmuştu.

Öte yandan, AKP İzmir Milletvekili Mahmut Atilla Kaya, geçtiğimiz gün İzmir’deki içme suyu yönetimine dair X hesabı üzerinden açıklamalarda bulundu. Sorunun kaynak yetersizliğinden değil, mevcut suyun halka ulaştırılamamasından kaynaklandığını vurgulayan Kaya, İZSU’nun 2021 yılı verilerini hatırlatarak kent genelindeki kayıp-kaçak oranının %31,52 olduğunu, İZSU’nun ise bu oranları gizlediğini ifade etti.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) İzmir İl Örgütü, İzmir’i tehdit eden su krizine ilişkin Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’nde, Emekli Akademisyen Dr. Enver Yaser Küçükgül, Çevre Mühendisi Mehmet Faruk İşgenç ve TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik’in katılımıyla, çevresel etkenlerin yanı sıra yerel yönetimlerin ve merkezi idarenin plansızlıkları, kamu hizmetlerini piyasaya açan politikaları ve sorumluluktan kaçan tutumlarının ele alındığı bir basın toplantısı düzenledi.

 

https://introhaber.com/izmir-suyu-plansizlik-icinde-tkpden-basin-toplantisiyla-elestiri/

 

Basın toplantısı, TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik’in açılış konuşmasıyla başladı. İzBB Başkanı Cemil Tugay’ın geçtiğimiz gün düzenlenen bir basın toplantısında, biliminsanlarının uyarılarını küçümser nitelikteki açıklamalarına dikkat çeken Gedik, büyükşehirler arasında su hizmetinin en pahalı olduğu İzmir’de halkın çıkarları öncelenerek ve bilim merkeze alınarak yapılacak bir merkezi planlama doğrultusunda İzmir’deki su krizine çözüm bulunabileceğini ifade etti.

 

https://introhaber.com/izmir-suyu-plansizlik-icinde-tkpden-basin-toplantisiyla-elestiri/

 

‘Çeşme Projesi için yapılan barajdan Çeşmelilere su sağlanmıyor’

 

Basın toplantısında ilk sözü su kimyası üzerine çalışmalar yapmış olan Emekli Akademisyen Enver Yaser Küçükgül aldı. Konuşmasına Dünya Sağlık Örgütü, Amerikan Çevre Koruma Ajansı ve Avrupa Birliği’nin içme suyu kalitesine ilişkin parametrelerine değinerek başlayan Küçükgül, Türkiye’de ve özellikle İzmir’de merkezi idare ile yerel yönetimlerin suyun kalitesini artırmayı gündemlerine almadığını belirtti. İçme suyu kaynakları bu kadar kıtken küresel iklim değişikliği, kirletilen denizler, kurutulan göller ve içme suyu kaynaklarına dair bütünlüklü bir perspektif yoksunluğunun İzmir’de yaşanan su krizini derinleştirdiğini ifade eden Küçükgül, İzmir’in bu etkenlere yabancı olmadığını, krizin su politikalarına ilişkin en başından beri kurumsal sorumsuzlukların bir sonucu olduğunun altını çizdi.

Barajların durumuna da değinen Küçükgül, şöyle konuştu:

“Tahtalı Barajı, İzmir’in içme suyu kaynağının yarısını oluşturuyor ama bu baraj aslında bir içme suyu kaynağı değil, sulama kaynağı. Belediye, neredeyse bir gecede aldığı bir kararla bu barajı içme suyu kaynağı olarak kullanmaya başladı. Üstelik, 15 seneden fazladır bu baraja İzmir’in tüm atıkları deşarj ediliyor.

Örneğin, en uzakta bulunan Gördes Barajı… Devlet Su İşleri (DSİ), bu barajı belediyeye sattı fakat Gördes Barajı’nın dibi delik, baraj su biriktirmiyor, ki civarında maden sahaları var. Belediye yine de başka türlü değerlendirilebilecek bir bütçeyi, bir israf örneği olarak buraya ödüyor. Karareis Barajı, şehrin göbeğindeki Kutlu Aktaş Barajı.. Buralar yağmur suyu, çamurlu su topluyor, yani atık sudan biraz daha iyi ama içme suyu barajı değiller.

Karareis’in önüne içme suyu hâline getirebilmek için arıtma tesisi yapılmış ama havuzu bomboş. Neden? Karareis Barajı, Çeşme Projesi hayata geçtiğinde kullanılması için yapılmıştı, proje olmayınca o alanın tamamını yaktılar, şimdi de Çeşme’ye buradan su verilebilirken bu baraj ve arıtma tesisi atıl hâlde tutuluyor. Tarihinde 300 çeşme olan, İstanbul-Akdeniz aksından geçen bütün gemilerin tarih boyunca su ikmali yaptığı Çeşme’de yaşanan bu kriz, büyük bir sorumsuzluğun ürünü.”

 

‘İzmir su kıtlığına aşina bir şehir, kurumlar göz önüne almadığı için bugün can yakıcı bir sorun hâline geldi’

İZMİR SUYU PLANSIZLIK İÇİNDE: TKP’DEN BASIN TOPLANTISIYLA ELEŞTİRİ

 

Küçükgül’ün ardından Çevre Mühendisi Mehmet Faruk İşgenç söz aldı. Çeşme’de başlayan ve İzmir geneline yayılan su krizinin merkesi ve yerel yönetimlerin halka sağlıklı, kesintisiz ve yeterli miktarda su verme konusundaki duyarsızlığının bir sonucu olduğunu ifade ederek söz başlayan İşgenç, kuraklığın ve buna bağlı olarak yaşanan kıtlığın bu coğrafyanın gerçeklerinden biri olduğunu belirtti.

“Küresel iklim değişikliği bugün çok sık konuşuluyor, ki biz bunu sıcaklıkların artışı olarak yaşıyoruz. Oysa kuraklık, buna bağlı olarak yaşanan su kısıtları ve kıtlık bu coğrafyanın gerçeklerinden biri. Anadolu’da su kemerleri, su yolu kalıntıları var, adı Sarnıç olan bir kasaba var bu kentte, bu isimler gelişigüzel konmuyor.

Urla’nın çıkışında, Barbaros köyü dışında on adet kuyu şeklinde düşey sarnıç var, yağmur suyu biriktiriyor. Yeşildere yolu üzerindeki su kemerleri, suyun bol olduğu yerlerden olmayan yerlere ulaştırmak üzere yüksek yatırımlarla yapıldı.

Örneğin, Hitit İmparatorluğu 20 yıl kadar süren orta şiddette, son raddesinde ise şiddetli kuraklık sonucunda tarımsal üretimin azalmasıyla yıkılıyor. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de Anadolu’da hatta Karadeniz coğrafyasında da kuraklık ve neticesinde başlayan kıtlıklardan bahseden kaynaklar var; hatta Osmanlı iki yıl üst üste tahıl ihracatını yasaklıyor kıtlığı gidermek için.

Cumhuriyet döneminde de Türkiye’de çeşitli bölgelerde kuraklık yaşandığı kaydedilmiş. Su ihtiyacının ve kuraklığın hep var olduğuna dair kanıtlar bunlar. Küresel iklim değişikliği bu meseleyi daha meşakkatli hâle getirmiş olabilir ancak kurumlar bunları göz önüne alarak gerekli çalışmaları yapmadığı için bugün daha can yakıcı bir sorun olarak tecrübe ediyoruz.”

 

Yasal sorumluluk kimde? ‘İzmir ciddi bir işbilmezliğin ve plansızlığın içinde’

Çevre Mühendisi Mehmet Faruk İşgenç; “Büyükşehir belediyelerinin su şebekeleri kurma, suları temiz ve içilebilir hâle getirme ve dağıtma görevi var. Çeşmelerden su içilmiyor belediyeler çalışmıyor demektir.” Dedi.

İzmir ve çevresini etkileyen kuraklığın hem merkezi hem yerel yönetimler tarafından görmezden gelindiğini ve klasik yaklaşımlarla ele alındığı için bu yeterli olmadığını dile getiren İşgenç, meselenin yasal sorumluluğuna dair konuştu:

“Peki yasal sorumluluk kimde? ‘60’lardaki yasal düzenlemelere göre, nüfusu 100 binin üzerinde olan yerlerde içme suyunu belediyeler tesis eder. DSİ’nin bu görevi, daha sonra nüfusa bakılmaksızın yerleşim yeri olan her yerde içme suyu sağlama zorunluluğuyla güncellendi. Büyükşehir belediyelerinin ise su şebekeleri kurma, suları temiz ve içilebilir hâle getirme ve dağıtma görevi var.

Karareis ve Salman barajlarının yapımı, iletim hatlarıyla beraber, 7 ve 8 yıl önce tamamlandı. Ancak arıtma tesisi hâlâ bitirilebilmiş değil, ağustos sonunda devreye gireceği söyleniyor. Bu çok gecikmiş bir çalışma.

Öte yandan, Çamlı Barajı yarımadanın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılacaktı ancak bölgede altın madenciliğine öncelik verildiği için bu baraj yapılmadı. Bir altın madeni, 100 bin nüfuslu bir beldenin 1 yıllık su ihtiyacını tüketiyor. Bu ve buna ek olarak, su tutamayan Gördes Barajı’nın hâli, 1970’li yıllarda Keban, Atatürk, Karakaya barajlarını yapabilmiş ya da yapımına ortak olmuş DSİ gibi ‘30’lu yıllardan beri yasal düzenlemeleri yapılmış önemli bir devlet kuruluşunun bugün hangi noktada olduğunun göstergesidir.

Gördes’de su oranı şu anda yüzde sıfır deniyor, dibi delik olduğu için su tutamıyor. İzmir’e su veremediği gibi, burayı DSİ’den satın almış olan İzBB buraya para ödemeye devam ediyor. Gördes’in bu vaziyeti Kavaklıdere’deki arıtma tesisinin de atıl kalmasına yol açıyor. Tümü boşa giden yatırımlar, işte İzmir böyle bir işbilmezlik ve plansızlık içerisinde.”

‘Su kesintileri, halk sağlığı ve yüksek fatura riskini de beraberinde getiriyor’

İşgenç, su kuraklığının ve çözüm olarak uygulanacak kesintilerin farklı pek çok krize daha sebep olacağını söyledi.

“Su kesintilerinin de riski var. İçme suyu şebekelerinde su, belli bir basınçla akar. Bu şebekede bir çatlak varsa su yeraltına gider ya da yüzeye çıkar. Kesinti olunca şebekedeki su tüketilir ve sıfır basınç oluşur ancak atmosferin ve toprağın basıncı vardır, su yokluğunda şebekeler topraktaki suyu vakum etkisiyle çeker. Bu durum suya karışacak kimyasallar düşünüldüğünde mikrobiyolojik ve kimyasal risklere sebebiyet verir, ki bu bir halk sağlığı sorunu demek. Kayıp-kaçak meselesi, su kısıtı ve küresel iklim değişikliği yeni araçların aranmasını mecburi kılıyor. Deniz suyunun arıtılması, kayıp-kaçakları önleyecek teknolojik altyapı… Ucuz hâliyle bile su kaynağını kirletmeden içme suyu üretmek 5-10 kat maliyetli. Kamu kuruluşlarının bu hizmetleri vatanadaşa yalnızca götürmesi değil, bu hizmeti maddi olarak ulaşılabilir hâle getirmesi gerektiğini ama bunu yapmadığını da düşünürsek, bu yoksullukta insanlar içilebilir suya nasıl para verecek? Halk sağlığı problemlerinin yanı sıra, suyu arıtmak için kurulacak sistem de bir kalem olarak faturalara ekleneceği için su faturalarının yüksek gelmesi gibi sorunlar da doğuyor.”

İşgenç’in konuşmasının ardından soru-cevap kısmına geçildi. Basın toplantısı, TKP İzmir İl Başkanı Tuğçe Sezen Gedik’in, İzmir’de yaşanan su krizinin halk sağlığından yüksek faturalara kadar yol açacağı birçok sorunu, TKP’nin semt evlerinden başlayarak birer mücadele başlığı hâline getireceğini ifade etmesiyle sona erdi.

 

 

İZMİR SUYU PLANSIZLIK İÇİNDE: TKP’DEN BASIN TOPLANTISIYLA ELEŞTİRİ

 

 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın