7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü

7 Haziran Dünya Gıda Güvenliği Günü

Olağanüstü koşullarda da güvenli gıdaya ulaşımı sağlamak için stratejiler geliştirmek, gerçekçi ve uygulanabilir acil durum planları yapmak gereği vardır!
İnsanların tükettikleri gıdalar yoluyla kısa ve uzun vadede sağlık riski ile karşılaşmamaları temel bir gerekliliktir. Farklı bir ifade ile vurgulamak gerekirse, yaşamımızı sürdürmek için tüketmek zorunda olduğumuz gıdalar sağlığımızı olumsuz yönde etkilememelidir. Öyleyse, gıda güvenliğinin sağlanması, temel bir sağlık konusu olduğu kadar bir insan hakkı ve temel bir etik konusudur.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, 20 Aralık 2018'de aldığı karar ile 7 Haziran gününü “Dünya Gıda Güvenliği Günü” olarak ilan etmiş ve her yıl farklı temalarla bu konunun önemini
vurgulamayı ve farkındalık yaratmayı hedeflemiştir. Bu yılın teması “Gıda Güvenliğinde Beklenmeyene Hazırlıklı Olmak” olarak belirlenmiştir.
Hepimiz daha dün gibi aklımızda olan 6 Şubat depremlerinin acısını yüreklerimizde taşıyoruz.
Böylesi büyük bir felakette, bir yandan enkaz altındaki canların hızla ve en güvenli şekilde
kurtarılması için olağanüstü bir çaba sarf edilmesi gerekirken, diğer yandan kurtulan kişilerin
güvenli gıdaya, temiz suya, barınağa ve hijyen olanaklarına ulaşmalarının sağlanması son
derece önemliydi. Bu gereksinimlerin gereği gibi karşılanamadığı, pek çok sorun yaşandığı
ortadadır.
Hemen yakın coğrafyamızda yaşanmakta olan çatışmalar, iç savaşlar, işgallerde de bu tür ortamların güvenli gıda ve temiz suya ulaşmada ne derece olumsuz etkileri olduğunu bir kez
daha gözler önüne sermiştir ve sermektedir.
İklim değişikliği de öncelikle birincil üretimde ve dolayısıyla soframıza ulaşan gıdalarda, bir gıda güvenliği sorunu olarak somut olarak yaşanmaktadır.
Beklenmeyen durumlar her zaman bu derece büyük boyutta ve travmatik olmayabilir, ancak
genel özellikleri beklenmedik, sıra dışı olaylar olmalarıdır. Böylesi olaylara ne derece hafif veya şiddetli olduklarına bakılmaksızın hazır olmak için; yaşananlardan süzülen dersleri objektif olarak toparlamak ve halen var olan sistemleri, politikaları, sorumlulukları derinlemesine sorgulamakla işe başlamak yerinde olacaktır. Tüm bunları yaparken, toplumun her kesiminden etkin görüş ve bilgi akışını sağlamak mutlak bir gerekliliktir. Hatalar ve kazalar, onlardan ders çıkartılarak doğru adımlar atılabilirse neden oldukları tüm zarara rağmen bir miktar da faydalı olabilirler

Yapılabilecek en büyük yanlış, yanlışlardan ders çıkartamamak olacaktır.

Bu dersler, doğru bir risk yönetimi planlaması yapmak için çok değerli öğrenmeler sağlayacaktır. Beklenmeyen durumlara hazır olabilmek için stratejiler geliştirmek ve kurum ve kişilerin sorumluluklarını tanımlamak gerekir. Kuşkusuz bu adımları geliştirmekte üniversitelerden çiftçilere, gıda işletmelerinden sivil toplum örgütlerine ve tüketicilere kadar her kesimin sorumluluğu bulunmakla birlikte özellikle hükümetin, Tarım ve Orman Bakanlığı’nın ve yerel yönetimlerin çok önemli sorumlulukları vardır. Hükümet ve yerel yönetimler arasında verimli bir işbirliği vazgeçilmez bir önceliktir ve toplumun beklentisidir.
Gerekli adımları hemen bugün atmaya başlamazsak, yeni bir beklenmeyen durumda yaşanacak gıda güvenliği yetersizliğinden ve sonuçlarından başta yetkililer olmak üzere söylemlerimiz ve eylemlerimiz çerçevesinde hepimiz sorumlu olacağız.

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir