İZTO BAŞKANI ÖZGENER, HÜKÜMETİN YAPTIĞI POLİTİKALARI OLUMLU DEĞERLENDİRDİ

İZTO BAŞKANI ÖZGENER, HÜKÜMETİN YAPTIĞI POLİTİKALARI OLUMLU DEĞERLENDİRDİ

İZTO MART AYI MECLİS TOPLANTISINDA KONUŞAN Mahmut ÖZGENER, HÜKÜMETİN YAPTIĞI POLİTİKALARI OLUMLU DEĞERLENDİRDİ 

İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener İZTI’nun 27 Mart’ta yapılan aylık Meclisi’nde yaptığı konuşmada Hükümetin Faizi 500 puan artırmasını bankafaizlerinin Yüzde 50’ye çıkarılmasını olumlu olduğunu düşünüyoruz diyerek Kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesi için atılacak adımları destekliyoruz ” Dedi.

 

İZTO BAŞKANI ÖZGENER, HÜKÜMETİN YAPTIĞI POLİTİKALARI OLUMLU DEĞERLENDİRDİ

ÖZGENER’İN İZTO MART AYI MECLİS TOPLANTISI AÇILIŞ KONUŞMASINA ŞÖYLE BAŞLADI:

“Faaliyet filmimizde de izlediğiniz üzere çok yoğun bir ayı geride bıraktık.

Ülkemizin ve kentimizin 5 yıllık rotasının belirleneceği 31 Mart Yerel Seçimleri öncesinde, Odamız, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası ev sahipliğinde,  başta son Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım olmak üzere Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanımızı, bakanlarımızı ve  İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarımızı ağırladık, sizlerin de katılımlarınızla verimli toplantılar gerçekleştirdik. Gerçekleşen organizasyonlarda, hem kendilerinin İzmir ile ilgili projelerini dinleme fırsatı bulduk hem de üyelerimizin çözüm bekleyen konularını paylaştık.

İzmir İş Dünyası olarak yarattığımız uyum ve sinerjinin tüm Türkiye’ye örnek olduğu kanaatindeyim. Kurulan bu etkin iletişim köprüsünün, bizlere pek çok anlamda olumlu yansıyacağına inanıyorum”

HAKAN FİDAN GELİYOR:.

“Bu Cuma günü de son olarak Ender ve Işınsu Başkanlarımız ile ortak davetimiz kapsamında, Odamıza gelecek olan Dışişleri Bakanımız Sayın Hakan Fidan’ın katılımıyla İzmir İş Dünyası Toplantısı’nı gerçekleştireceğiz. Üç kurumumuzun evsahipliğinde düzenlenecek ve dünyadaki jeopolitik gelişmeleri ele alacağımız toplantıda, Sayın Bakanımız siz değerli meclis üyelerimizden gelecek soruları da yanıtlayacak.”

SECİMLER VE EKONOMİ DEĞERLENDİRMESİ:

“Pazar günü yerel seçimler için sandık başına gidiyor olacağız. Bu vesileyle, tüm belediye başkan ve belediye meclis üyesi adaylarına başarılar diliyor, seçimin bir demokrasi şöleni havasında gerçekleşmesini ümit ediyor, 1 Nisan itibariyle başlayacak yeni dönemin kentimize ve ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyorum.

Serbest bölgeler kuruldukları 1985 yılından bu yana ülkemiz ekonomisine birçok alanda önemli katkılar sağlıyor.

İzmir, başta Ege Serbest Bölgesi ESBAŞ olmak üzere, bu modelin ülkemizde en başarılı uygulandığı kent konumda. Bu anlamda, yabancı yatırımcılar için cazibe merkezi olabileceğine inandığımız Bergama’da yer alan Batı Anadolu Serbest Bölgesi BASBAŞ’ın faaliyete girmesinden memnuniyet duyuyoruz.

BASBAŞ’ın kentimiz ihracat ve işgücünün artırılmasında büyük katkı sağlayacağına inanıyor, faaliyete geçmesinde emeği olan ESBAŞ yetkililerine teşekkür ediyorum.”

DÜNYA EKONOMİSİNE DİKKATİÇEKTİ;,

“Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası FED’in politika faizini sabit bırakmasına karşın, FED yetkililerinin paylaştıkları ve yıl sonuna kadar 1 ila 3 faiz indirimi beklediklerine dair demeçler, faiz indirimlerine Haziran’da başlayabileceği ihtimalini güçlendirdi.

Olası bir faiz indiriminin Amerika Birleşik Devletleri’ndeki enflasyonun gidişatını etkileyeceği tartışılırken, bir yandan Amerika Birleşik Devletleri büyüme ve istihdam verilerindeki nispi iyileşme ve diğer yandan ülkedeki Tüketici Fiyat Endeksi, Şubat’ta yıllık bazda %3,2 yükselişle piyasa tahminlerini aştı.

Avrupa kanadında ise, Avrupa Merkez Bankası Mart başında, üst üste dördüncü toplantısında faiz oranlarında değişiklik yapmazken, enflasyon ve ekonomik büyümeye ilişkin yapılan daha düşük tahminler, Banka’nın Haziran’da faiz indirimlerine başlayacağı beklentisini güçlendirdi.

Konu ile ilgili Goldman Sachs, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa’daki merkez bankalarının faiz oranlarını düşürmeye başlamasının sanayi ve tüketici talebinin desteklenmesine yardımcı olacağını; bakır, altın ve petrol gibi emtia fiyatlarının 2024’de %15 oranında yükseleceğini belirtti.

Yaşanan jeopolitik riskler petrol fiyatları üzerinde etkili olmaya devam etti.

Rusya-Ukrayna savaşı çerçevesinde petrol rafinerilerine düzenlenen saldırıların devam edebileceği endişesi ve son olarak Rusya’nın Batı ülkelerine petrol ihracatını 6 ay süre ile yasaklaması fiyatlarda dalgalı bir seyir oluşmasına sebep oldu. Yılbaşında 75 dolar olan Brent petrolün varil fiyatı %13’lük bir artışla 85 dolar seviyesini aştı.

TÜRKİYE’NİN EKONOMİ ADIMLARINI OLUMLU BULDU;

“Ülkemizde ise Mart ayı ekonomi gündemine Merkez Bankası’nın faiz artışı damga vurdu. Banka, Para Politikası Kurulu toplantısında piyasa beklentilerinin aksine, politika faiz oranlarını 500 baz puan artırarak %50’ye çıkardı. Merkez Bankası aynı zamanda gecelik borçlanma oranları için haftalık repo faizlerine göre artı/eksi 300 baz puanlık bir marj belirledi.

Merkez Bankası, enflasyon görünümündeki bozulma ve yurt içi talebin güçlü sürdüğüne dikkat çekerken, enflasyonda belirgin ve kalıcı bir şekilde bozulmanın devam etmesi durumunda daha da sıkılaştırma yapabileceğine vurgu yaptı.

Sıkılaşma adımı, yılbaşından bu yana rezervlerin 22 milyar dolar azalmasının ardından gelmiş olsa da; Merkez Bankası’nın, enflasyonu düşürme kararlılığını göstermesi açısından olumlu olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca, Merkez Bankası’nın bağımsızlığına ilişkin güveni desteklediği için enflasyon beklentilerinin iyileşmesine de yardımcı olacaktır. Buna ilaveten yeni dönemde, maliye politikası ve yurt içi kredi politikasının desteğiyle iç talebin kontrol altına alınması amacıyla daha sıkı tedbirlerin alınabileceği kanaatindeyiz.

Bu dönemde stratejilerimizi, piyasada atılacak adımları öngörerek ve proaktif davranarak belirlememiz gerektiğine inanıyoruz.

Tüketici kredi faiz oranlarında yükselme ve miktarda daralma ile birlikte maliye politikası kanalıyla da sıkılaşma bekliyoruz. Mart ayında otomotiv kredileri ve kredi kartlarında yapılan düzenlemeleri takiben, tüketim tarafında selektif adımlar da devam edecek.”

KAYIT DIŞI EKONOMİNİN ÖNÜNE GEÇİLMESİ BEKLENİYOR;

Yapılan açıklamalardan, bütçe tarafında, kayıt dışı ekonominin azaltılmasının birinci öncelik olacağını anlıyoruz. Bildiğiniz üzere, kayıt dışı ekonominin büyüklüğü ülkelerin gelişmişlik ve refah düzeyi ile ters orantılı.  En az kayıt dışı oranı %7 ile İsviçre, en yüksek %60 ile Zimbabve olduğu düşünülürse, Türkiye’nin de %30 civarında olduğu tahmin edilen kayıt dışı ekonomi oranını aşağı çekmesi gerekiyor.

Kayıt dışı ekonominin en büyük zararı, toplanamayan vergiler. Toplanamayan vergi, hem şahısların hem şirketlerin ödemesi gerekenden daha fazla ve yüksek oranda vergi vermesine sebep oluyor. Bu durum, şirketler açısından hem haksız rekabete yol açıyor, hem de verimlilik artışını engelliyor. İş gücü açısından ise güvenli olmayan çalışma koşullarını ve artan gelir eşitsizliğini tetikliyor.

Kayıt dışı ekonominin önüne geçilmesi için atılacak tüm adımları destekliyor, bunların bir an önce hayata geçirilmesini temenni ediyoruz.

DOĞALGAZ VE ELEKTRİKTE İNDİRİMİ BİTİYOR

Doğalgaz ve elektrikteki devlet desteğinin 1 Mayıs’ta sona erecek olmasının etkisini, hem enerji maliyetlerinde hem de enflasyon rakamlarında göreceğiz.

Bütçe dengesinin enflasyonu düşürmeye yönelik sürece destek olması için hassas bir şekilde oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Gider kalemlerinde tasarruf gerçekleştirilirken, maliye tarafının da bu sürece katkısının güçlenmesi gerektiğini düşünüyoruz

Vergi ayarlamalarının geleceğini Sayın Şimşek de söyledi. Bu bağlamda, enflasyonu soğutmaya yönelik, belli başlı tüketim kalemlerine de vergi ayarlamaları gelebileceğinin farkında olmamız önem taşıyor. Yanı sıra, önümüzdeki dönemde ihracatçıların artık kur avantajına dayalı bir strateji içerisinde olamayacaklarına, selektif kredi döneminin daha da artacağına dikkat çekmek istiyorum.

Ticari kredilerin aynen devam edeceğini öngörüyoruz. Bununla birlikte likidite sıkışıklığının, genel anlamda tüm piyasaları etkileyeceği de öngörülerimiz arasında.

Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek, ihracatçıların sıkıntılarının kaynağının Avrupa Birliği talebinin düşüklüğü olduğunu ifade etti.

Bu yönde; ihracatçılarımızın verimliliğini artıracak, inovasyon kabiliyetini yükseltecek her türlü talebi desteklemeye hazır olduklarını vurguladı.

Bununla birlikte; Türk Lirası üzerindeki risklerin azaltılması, rezerv biriktirmenin hızlanması, cari açığın finansman kalitesinin güçlendirilmesi, teşvikler ve desteklerin hedef odaklı verilerek sadeleştirilmesi, seçici kredi uygulamalarının artması, verimlilik artışına yoğunlaşılmasını da yeni dönemde ihracat performansını artıracak adımlar arasında görüyoruz.

Örneğin; döviz cinsinden ve dövize endeksli sözleşme yapılamaması gibi, ihracatçılarımızın finansal esnekliklerini azaltan tedbirlerin kaldırılmasının uygun olacağı kanaatindeyiz.

Makro ihtiyati tedbirlerinin aşama aşama kaldırılmasının yanında, vergi reformunun yapılmasının da oldukça önem taşıdığı düşüncesindeyiz.

Sayın Mehmet Şimşek’in kayıt dışının önlenmesine dair demeçleri de Nisan ayı itibariyle bu sürecin hızlanacağına işaret ediyor.

Bu şartlar altında, Oda olarak doğrudan ve dolaylı vergilerin dengeli ve makul oranlara çekilmesi; adil, ödenebilir ve düzenli ödeme yapanları ödüllendirici bir vergi sistemi başta olmak üzere yapısal reformların hayata geçirilmesinin, Orta Vadeli Program hedeflerine ulaşmada önemli katkılar sağlayacağı fikrindeyiz.

Ayrıca, KDV sisteminin sadeleştirilmesi, benzer faaliyet alanlarındaki KDV oranlarının eşitlenmesi, gelir vergisi dilimlerinin günün koşullarına göre yeniden düzenlenmesi gerektiğini; ücretlilere uygulanan gelir vergisi basamaklarının önemli ölçüde açılması ve gelir vergisi basamaklarının yeniden düzenlenerek her yıl yeniden değerleme oranında artırılması gerektiği inancındayız.

YEREL FAİZLERE DİKKATİ ÇEKTİ

Nisan’dan itibaren reel faizlerin seviyesi; hem Türk Lirası’nın değeri, hem de beklentilerin üzerinde seyreden enflasyonun dengelenmesi için kritik bir önem taşıyacak.

Rezervlerde yaşanan azalma göz önüne alındığında, reel faizlerin daha da artması gerekliliği netlik kazanıyor. Merkez Bankası’nın da belirttiği üzere, net rezervlerin piyasalara güven aşılayan bir seviyeye çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Bütün bu gereklilikler, önümüzdeki dönemde mevduat faizlerinin de yükseleceğini gösteriyor.

Ticari kredi faizlerinde baskının artması tercih edilmiyor; ancak mevduat faizleri yükselirken, bankalar, artan maliyetleri ticari kredilere de yansıtabilir.  Bu noktada, BDDK’nın da dezenflasyonist politikalarda Merkez Bankası ile daha fazla eşgüdüm içinde hareket etmesi, faiz artışlarının likidite üzerindeki hissedilen etkisini güçlendirecektir.

Cari açığın finansmanına yönelik iyileşme beklentisiyle birlikte ülkemizin Haziran itibariyle Mali Eylem Görev Gücü gri listesinden çıkma olasılığının, her türlü portföy ve doğrudan yatırımın ülkemize girişi açısından önem taşıyor.

Hem reel faizlerin yükselmesi, hem de yatırımcı güveninin toparlanmaya başlamasıyla birlikte cari açığın finansman kalitesinin yükseleceğine inanıyoruz.

12 yıl aradan sonra Fitch’in ülkemizin kredi notunu “B”den ‘B+’ya yükseltmesiyle başlayan sürecin devamlılık arz etmesinin önem taşıdığı kanaatindeyiz. Bununla birlikte, not artışlarının, hali hazırda 318 seviyelerinde olan CDS (Kredi Risk Primi)’in düşmesinin ve yatırımlara dair göstergelerin istikrar kazanmasının, ancak enflasyonun kalıcı olarak aşağı indirilmesiyle mümkün olabileceğine inanıyoruz.

Değerli Hazirun,

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu Eylem Planı’nın yenilendiğini duyurdu.

Açıklanan eylem planında ikiz dönüşümün, Kurul’un ajandasının merkezinde yer aldığını görüyor ve bu durumun oldukça yerinde olduğunu düşünüyoruz. Çünkü ülkemiz dünyanın sayılı üretim ve tedarikçi merkezlerinden biri. Çeşitli sektörel yetkinliklerimiz ile birçok ürünü üretebiliyor ve farklı pazarlara erişebiliyoruz. Bu koşullar altında, mevcut kabiliyetlerimizi hangi sektörlere yoğunlaştıracağımıza karar vermemiz gerekiyor.

Teşviklerle ilgili de yapılanmaya ihtiyaç olduğunu görüyoruz. Mevcut teşviklerin verimliliği konusunda maalesef soru işaretleri var. Bu amaçla; teşvik sisteminin gözden geçirilmesinin yanı sıra, yatırım süreçlerinin de sadeleştirilmesinin önem taşıdığını düşünüyoruz.

Dolayısıyla, yatırım izinleri ve devlet teşviklerinin tek noktadan takibinin ve koordinasyonunun sağlanması gerektiği görüşündeyiz. Öte yandan, yatırımların önünü açabilmek üzere, mekânsal sorunları da çözmemiz gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyu, bu ay içinde Odamızı ziyaret eden Bakanlarımıza ve Belediye Başkan adaylarına iletme fırsatı bulduk.

Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Cevdet Yılmaz ikinci olarak ise bir yapısal reform paketi üzerinde çalışıldığını belirtti. Söz konusu reform paketine kaynak oluşturabilecek önerilerimizi de başlıklar halinde sizlerle paylaşmak istiyorum.

Ticari kredi kartları birincil işletme sermayesi aracı haline geldiği için bu kartlarda taksit ve limit sınırlaması yapılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Kredi kartı kullanımında yapılacak düzenlemelerin makul ölçüde olması, daha çok lüks ve gereksiz tüketim alışkanlıklarını caydırıcı, ürün bazında geçici özel düzenlemeler yapılması gerektiği kanaatindeyim.

Dar gelirlilerin kullandığı düşük limitli kartların aylık ödeme koşullarının, belirli sınırlar içinde tutulması gerektiği, aksi takdirde kredi kartı kullanımına getirilecek katı kısıtlamaların, ticareti durma noktasına getirme riski taşıdığını da vurgulamak isterim.

Kredi ile mevduat faizlerinin dengelenmesi ve bunu yaparken kredi daralmasının yaşandığı dönemlerde en çok etkilenen KOBİ’lere bir koruma planı hazırlanması gerektiğini görüşündeyiz.

En azından mevcut kredi limitlerinin reel olarak daralmasını engelleyecek bir kredi paketi sunulması, KOBİ’lerimize bu süreçte cansuyu olacaktır.

Bu yıl ayrıca, şirketlerimizin mali tablolarını yakından etkileyen enflasyon muhasebesi uygulamasında revizyon yapılması gerektiğini düşünüyoruz.

Bu noktada, şirketlerin stok veya henüz gerçekleşmeyen karları için enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan farklara istinaden peşin vergi ödememesi ve geçici vergi dönemlerinde enflasyon muhasebesinin uygulanmamasının sağlanabileceğini düşünüyoruz. Enflasyon düzeltmesinin geçici vergi dönemlerinde uygulanmaması da, yine firmalarımızın mali dengelerinin sağlanması için önem taşıyor.

Son olarak, yapısal reformlarla ile ilgili beklentilerimizi uluslararası bir bakış açısı ile tamamlamak istiyorum.

Birçok uzman son 10 yılda yaşadığımız pandemi, aşırı sıcaklar, yangınlar, seller, popülizm, kutuplaşma gibi hem çevresel, hem de sosyal krizlerin dönemsel değil, bundan sonra kalıcı olacağı konusunda uyarıyor. Krizler sadece ekonomiden değil, sosyal gelişmeler, doğa ve savaşlar gibi farklı alanlardan gelebilir. Yüksek hızla büyümek değil, çevik ve dayanıklı olmak önümüzdeki dönemde hem ülkelerin, hem şirketlerin ulaşmak istediği bir hedef olacak.

Bu bağlamda Mart ayında açıklanan Birleşmiş Milletler’in İnsani Kalkınma Endeksi, pandemide ilk defa gerileyen insani kalkınmanın, son iki yılda tekrar yükselişe geçtiğini; fakat bu yükselişin ülkeler arasında eskisine oranla çok daha orantısız olduğunu gösteriyor.

Ülkemiz insani gelişmişlik endeksini artırabilen ülkelerden birisi olmasına rağmen, farklı alanlarda eşitsizliklere göre bakıldığında, performansının %13 düştüğü görülüyor.

Yakın zaman içerisinde hızlanmasını ümit ettiğimiz yapısal reformlarda, kısa vadede enflasyon, makroekonomik istikrar gibi konular öncelikli olmasını bekliyoruz. Fakat atılacak tüm adımlar orta vadede Türkiye toplumunun ve ekonomisinin dayanıklılığı artıracak nitelikte olmalı.

Ülke olarak dayanıklılığımızı zayıflatacak sosyal ve çevresel eşitsizlikleri azaltmamız gerekiyor.

Bunun için de ekonomik ve finansal politikalarda reformlar; hukuksal, kurumsal, çevresel ve sosyal düzenlemelerle eş güdüm içinde yapılmalı.  Çoklu kriz ortamında dayanıklılığın, toplumu ve ekonomiyi her alanda güçlendirerek sağlanabileceği unutulmamalı.

İZTO BAŞKANI MAHMUT ÖZGENER

Değerli Meclis Üyeleri,

En önem verdiğimiz konuların başında gelen fuarcılık hizmetlerimize yine yoğun olarak devam ettiğimiz bir ayı geride bırakıyoruz.

Faaliyet filmimizde de izlediğiniz gibi ay içerisinde, kendi sektörünün dünyadaki en önemli etkinlikleri olan Milano İklimlendirme Fuarı ve Amsterdam Fespa Global Baskı ve Reklamcılık Fuarı’na ziyaret organizasyonları gerçekleştirdik. Yine ay içerisinde düzenlendikleri sektör için önem arz eden 4 yurtiçi fuara üyelerimizi taşıdık.

Kentimizde ise Nisan ayında, İzmir fuarcılığının dünya markası ve lokomotifi olan Marble “Uluslararası Doğal Taş ve Teknolojileri Fuarı”, 29.kez kapılarını açacak. Fuarımızın 29 yıl içerisinde ulaştığı nokta hepimiz için bir gurur kaynağı. Tüm üyelerimizi, sektörünün küresel anlamda sayılı etkinliklerinden biri olan Marble Fuarı’nı 17-20 Nisan tarihleri arasında ziyaret etmeye davet ediyorum.

Yanı sıra, turizm ve seyahat endüstrisinin küresel çapta en büyük uluslararası fuarı olan ITB Berlin Fuarı’na bu sene İzmir standı ile katıldık. Odamız, İzmir Büyükşehir Belediyesi, İzmir Vakfı ve İZFAŞ olarak oluşturulan İzmir standı, kentimizin tanıtımı ve sinerjisini yansıtması bakımında çok faydalı oldu.

TURİZM SANAYİİNE DİKKATİ ÇEKTİ

Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Mehmet Nuri Ersoy standımızı ziyaret ederek görüşmeler ile ilgili bilgiler aldı. Fuara katılımımız ve fuardaki üst düzey görüşmeler için Yönetim Kurulu Üyemiz Oğuz Özkardeş’e özel olarak teşekkür etmek istiyorum.

Almanya’dan İzmir’e turist getiren acenteleri İzmir’de buluşturmak amacıyla organizasyon düzenlenmesi için Yönetim Kurulu Üyemiz Oğuz Özkardeş, Alman Seyahat Acenteleri Birliği olan DRV Yönetim Kurulu Başkanı ile toplantılar gerçekleştirdi. Bu görüşmelerin olumlu sonuçlanmasıyla hem tatil hem de sağlık turizminde İzmir’in Almanya’da öne çıkmasını bekliyoruz.

Almanya, 84 milyon nüfusu ile Avrupa’nın en kalabalık tüketici pazarı konumunda. Son 5 yıllık zaman dilimini göz önüne aldığımızda, ülkemiz ile Almanya arasındaki ticaretin hız kesmeden büyüdüğünü görüyoruz. Söz konusu potansiyelin gelişmesine yönelik çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Almanya İzmir Başkonsolosu Ralf Manfred Schröer’in katılımı ve Kuzey-Ren Vestfalya Yatırım Ajansı iş birliğinde ise 100’ü aşkın üyemizin katılımıyla bir tanıtım toplantısı düzenledik.

Toplantıda dünyada sayılı sağlık turizm merkezlerinden biri haline gelme potansiyeline sahip olan İzmir’in Alman vatandaşlar için bir sağlık üssü olabileceğini ifade ettim. Sayın Schröer ise, Kuzey Ren-Vestfalya Eyaletinde yatırım yapmak isteyen Türk firmaların, 100 milyonluk tüketiciye ulaşarak dünyanın en büyük pazarına girme şansını elde edebileceğini söyledi.

Sayın Başkonsolos ile gerçekleştirdiğimiz görüşmede de fuarların, iki ülke arasındaki ticareti geliştirmeye yönelik en önemli araçlardan biri olduğunu, önümüzdeki dönemde de mevcut iş birliğimizi daha da artırmamız gerektiği üzerinde değerlendirmelerde bulunduk.

Ülkemiz için önemli bir diğer ihracat pazarı olma potansiyeli sunan Avrasya bölgesiyle de geçtiğimiz ay başlattığımız temaslarımız aynı hızla devam etti. Kazakistan Cumhuriyeti’nin Türkistan Bölgesi’nden kalabalık bir ticaret heyetini Odamızda ağırladık.

Tarım, gıda ve hayvancılık sektörlerinde faaliyet gösteren temsilcilerin yer aldığı heyet ile üyelerimiz arasında ikili iş görüşmeleri düzenledik.  3 ayda, üyelerimizin yabancı firmalar ile gerçekleştirdiği iş görüşmesi sayısı 500’ü aştı. Ulaşılan bu yüksek görüşme sayısı, üyelerimizin yeni pazarlara açılma istek ve kararlığının somut bir kanıtı olarak karşımıza çıkıyor.

Kazakistan heyetinin Odamızı ziyareti kapsamında Türkistan Bölgesi Girişimcilik ve Sanayi Dairesi ile bir de iş birliği anlaşması imzaladık. Bu anlaşma Odamızın küresel ölçekte imzaladığı 134’üncü iş birliği anlaşması oldu.

İlişkilerimizi sürdürdüğümüz bir diğer coğrafya ise, İran İslam Cumhuriyeti oldu. İsfahan Ticaret, Sanayi, Madenler ve Tarım Odası Başkanı Odamızı ziyaret ederek bizi Nisan sonunda şehirlerinde gerçekleşecek olan Asya Ticaret Odaları konferansına davet etti.

Avrupa Birliği ülkeleriyle de yoğun bir diyalog sürdürdük. İtalya İzmir Konsolosu ile Hırvatistan İstanbul Başkonsolosu ile kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdik. Her iki görüşmemizde de özellikle sağlık turizmi alanındaki iş fırsatları üzerinde önemli değerlendirmelerde bulunduk.

ÜNİVERSİTENİN MÜJDELİ HABERLERİ

Sizlerle, Üniversitemizle ilgili güzel haberleri de paylaşmak istiyorum. Koç Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi ile Ekonomi Gazetesi’nin stratejik ortaklığında düzenlenen ‘Lider Kadın Paneli ve Ödülleri’nde İzmir Ekonomi, ‘Kadınların Geleceğini Güçlendiren Üniversite’ ödülüne layık görüldü.

Dışişleri Bakanlığı Avrupa Birliği Başkanlığı’nın düzenlediği Genç Çevirmenler Yarışması’na, Üniversitemiz İngilizce Mütercim ve Tercümanlık Bölümü öğrencilerinin başarısı damga vurdu. 41 üniversiteden 90 öğrencinin yer aldığı “İngilizce Kategorisi”nde yarışan Üniversitemiz gençleri, Avrupa Birliği Mevzuatı’nda yer alan teknik metin çevirisiyle birincilik, ikincilik ve teşvik ödülü olmak üzere üç ödül birden kazanarak zirveyi kimseye bırakmadı.

Öğrencilerimizle gurur duyuyor, Odamızın gözbebeği üniversitemizin başarılarının katlanarak artmasını temenni ediyorum.

FUARA DAVET ETTİ

TOBB Meclis Üyeleri Bilgilendirme seminerlerine Odamız meclis üyelerinin 27-28 Nisan tarihleri ile 8-9 Haziran tarihleri için topluca katılım sağlamaları konusunda çalışma yapıyoruz. Tercih ettiğiniz dönem için sizlerden geri bildirim bekliyoruz.

Konuşmamı bitirirken, kısa süre sonra kutlayacağımız Ramazan Bayramını’zı tebrik ediyor, aileniz ve sevdiklerinizle birlikte nice güzel bayramları huzur ve sağlık içerisinde yaşamanızı diliyor, sizleri sevgi ve saygılarımla selamlıyorum.”

 

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir