GENEL SAĞLIK-İŞ İZMİR ŞUBESİ BASIN AÇIKLAMASI YAPTI
Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (GENEL SAĞLIK İŞ SENDİKASI) İzmir Şubesi İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi ile ilgili olarak bir basın açıklaması yaptı.
İZMİR BAYRAKLI ŞEHİR HASTANESİ HATIRINA DİĞER KÖKLÜ HASTANELER ÇALIŞAMAZ DURUMA GETİRİLİYOR
Genel Sağlık İş Sendikası Şehir Hastanesi ile ilgili olarak Derya Pekel açıklama yaptı.
Genel Sağlık-İş İzmir Şube Başkanı Derya Pekel, yaptığı açıklamasında, “Ülkemize Kamu-Özel ortaklığıyla işletilen 15 şehir hastanesinden sonra, son 2 yılda defalarca açılış tarihi deklare edilip, ardından ertelenen İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi, Sağlık Bakanının bir Twitter mesajı ile, apar topar, personel planlaması yapılmadan, üstelik hizmet binasının sağlamlığı sorgulanırken açılmıştır.
21 Ağustos-1 Eylül arası İzmir – Bozyaka – Eğitim ve Araştırma Hastanesi elektif vaka alımına kapatılmış, sadece acil ameliyat masaları aktif bırakılarak sağlık çalışanlarının büyük kısmı Şehir Hastanesinde gerekli klinik ve birimleri hazırlamak amacıyla görevlendirilmiştir.
Öncesinde EXPO İzmir ile birlikte açılış yapılması planlanmış, açılışın ertelenmesine dair kamuoyunu tatmin edici hiçbir açıklama yapılmamış, ‘’zemin kayması nedeniyle ertelenmiş’’ olduğu ve hatta yeni inşa edilen binada ‘kolon güçlendirme çalışmaları yapıldığı’’ yönünde basına ve kamuoyuna yansıyan görüntüler hastanenin depreme dayanıklı olmadığına ilişkin kaygıları artırmıştır.
Sağlık Bakanının Twitter mesajından sonra, 17 Ekim 2023 tarihinde, İzmir’de halen faaliyet göstermekte olan Sağlık Bakanlığına bağlı 3 Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli personelin bir kısmına ‘’ resmi tebligat olmaksızın’’ Bayraklı Şehir Hastanesinde görevlendirildikleri bildirilerek yeni görev yerlerinde bulunmaları istenmiştir.
Resmi bir tebligat yapılmasını talep edenlere; ‘’ görevlendirme yazınız sonra tarafınıza iletilecek ‘’ denilmiş olması, bu açılışın planlama aşamasında dahi eksiklikler olduğunu, ‘’KERVAN YOLDA DÜZÜLÜR ‘’ mantığı ile sürecin yürütüleceğinin göstergesi olmuştur.
Bayraklı Şehir Hastanesine gayri-resmi olarak yapılan – esasında yok hükmünde olan- görevlendirmeler için İzmir’de yıllardır aktif olarak hizmet vermekte olan iki Eğitim ve Araştırma Hastanesi personelinin kullanılması, bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin gözden çıkarıldığı sonucunu doğurmaktadır.
İzmir Bozyaka ve Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde görevli personel, özellikle kliniklerdeki öğretim görevlisi, uzman doktor, asistan doktor mevcudu, neredeyse yarı yarıya Bayraklı Şehir Hastanesine çekilmiş, bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinde göstermelik olarak, – asgari düzeyde – sağlık personeli bırakılmıştır.
Sadece personel ile yetinilmemiş, hemodiyaliz- anjiografi gibi hayati önem arz eden girişimsel işlem yapılan birimler de şu an bu iki hastanede yapılamaz durumdadır.
Özetle; Kamu Sağlık Hizmetinin verildiği bu iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ‘’içi boşaltılmıştır.’’
Bu uygulama ile, halen tam kapasite çalışan hastanelerde, kalan personelin sağlık hizmeti sunumu zorlaştırılmıştır, nöbetten çıkan sağlık çalışanları nöbeti devredecek kişi bulamaz halde kalmışlardır. Bu gidişat, önümüzdeki günlerde vatandaşın sağlık hizmetine ulaşımında sıkıntılar olacağının göstergesidir.
Uzunca bir süredir açılması beklenen Bayraklı Şehir Hastanesi’nde çalışacak personelin planlaması dahi yapılamayıp, apar topar iki Eğitim ve Araştırma Hastanesinin ‘’ ATIL’’ hale getirilmesi, Sağlıkta Dönüşüm Programının sağlık hizmeti bekleyen halkımıza KAOS dışında bir şey sunmadığının en bariz örneğidir…
Dünya Sağlık Örgütü’nün; tedavi edici sağlık hizmetlerinin maksimum 400 yataklı hastaneler ile yürütülmesi gerektiği, bu yöntemin en akılcı sürdürülebilir, herkes için ulaşılabilir bir yöntem olduğu ve Şehir Hastaneleri planı sunulan tüm ülkelerin, sağlık hizmet sunumuna uygun bulmadıkları tespitleri ışığında, ayrıca ülke olarak son 3 yılda yaşadıklarımız, doğal afet ya da salgın durumlarında tek merkezin yetmeyeceğini, ortaya koymuş olmasına rağmen Şehir Hastaneleri noktasında siyasi iktidarın ısrarının akılcı olmadığı ortadadır.
Piyasacı anlayışla, Sağlık hizmetlerinde – bilgi işlem, güvenlik, yemek, temizlik hizmetleri, otopark, cenaze işlemleri gibi – kamu tarafından verilebilecek birçok hizmetin taşeron şirketlere verilmesiyle kamu zararı oluşturacağı gün gibi ortadadır.
Her yıl yayınlanan Sayıştay raporları ve bu raporları değerlendiren sendikamızın açıklamaları Şehir Hastanelerinin halkın sırtına yüklediği ağır yükü gözler önüne sermektedir.
Sağlık Bakanlığının uhdesinde olan, Sağlık Hizmeti sunumunun aşama aşama çok uluslu şirketlere devrediliyor olduğunu öngörüyor,“ sağlık hizmeti yabancı insafına terkedilemez” sözümüzü yineliyoruz.
Genel Sağlık-İş, Halkın ve sağlık çalışanlarının mağduriyet yaşamaması için sürecin takipçisi olmaya devam edecektir. Yurttaşların ulaşılabilir, nitelikli ve ücretsiz sağlık hizmetine erişebilmesi için mücadelesini kararlılıkla sürdürecektir.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.