Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları: Türkiye’de Deprem ve Tsunami Adını Tehlikesi

Türkiye’de Deprem ve Tsunami Tehlikesi: Alınan Önlemler, İmar Sorunları ve Organize Suçlar

 

Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları: Türkiye’de Deprem ve Tsunami Adını Tehlikesi

 

Türkiye, deprem kuşağında yer alması nedeniyle sürekli olarak büyük felaketlerle yüzleşmek zorunda kalmaktadır. Özellikle Ege Bölgesi’nin sahil kesimleri, tsunami tehlikesiyle de karşı karşıya. Depremlere karşı alınması gereken en önemli tedbir, yapı güvenliğinin sağlanmasıdır. Ancak bu noktada hem bireysel olarak hem de yerel yönetimler düzeyinde büyük eksiklikler bulunmaktadır.

Afet Bilinci ve Alınması Gereken Önlemler

Afetlerin etkisini en aza indirmenin temel yolu, bilinçli hareket etmek ve gerekli önlemleri almaktan geçiyor. Öncelikle bireylerin, ardından ailelerin, mahallelerin ve nihayetinde şehirlerin afetlere hazırlıklı olması gerekiyor. Türkiye, tarih boyunca savaş, afet ve diğer kriz dönemlerinde büyük bir dayanışma örneği sergilese de, bu dayanışmanın sürdürülebilir bir şekilde organize edilmesi şart.

6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri, ülke genelinde büyük bir yıkıma neden oldu. Ancak yaşanan büyük kayıplara rağmen, alınan önlemler ve yapılan çalışmalar yeterli seviyeye ulaşmış değil. Özellikle büyükşehirlerde gözle görülür bir afet çalışmasının olmaması, halkın güvenliğini tehlikeye atıyor.

Yerel Yönetimlerin Sorumlulukları ve Eksiklikler

Depremlere karşı en önemli önlemleri alması gereken kurumların başında belediyeler geliyor. Ancak birçok belediyenin, şehir planlaması ve kentsel dönüşüm konusunda yeterli çalışmayı yürütmediği görülüyor. Bunun en somut örneklerinden biri, imara uygun olmayan yapılar için ruhsat verilmesi ve rüşvet iddialarıdır.

Kentsel dönüşüm projeleri, yapı güvenliğini sağlamak adına büyük bir fırsat sunarken, uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle halk mağdur ediliyor. İzmir’in Karabağlar ilçesinde yaşanan bir olay, bu durumu gözler önüne seriyor.

İzmir’de yaklaşık 50 yıllık, imarlı ve ruhsatlı bir binada yaşayan bir vatandaş, evinin depreme dayanıksız olduğunu fark ederek belediyeye başvuruyor. Ancak çözüm sürecinde karşılaşılan bürokratik engeller, devlet kurumlarının işleyişindeki eksiklikleri gözler önüne seriyor. Belediyedeki ilgisizlik ve koordinasyon eksikliği nedeniyle vatandaş, çözüm bulmak yerine, yönlendirmelerle farklı departmanlara gitmek zorunda kalıyor. Yetkililerden alınan bilgilere göre, bölgenin kentsel dönüşüm planı içinde olduğu ve tüm maliklerin anlaşarak müteahhite devretmesi gerektiği belirtiliyor. Ancak geçmişte yaşanan örnekler, müteahhitlerin vaatlerini yerine getirmediği ve halkın mağdur edildiğini gösteriyor.

Özellikle bazı bölgelerde, kentsel dönüşüm adı altında başlatılan projelerin, belirli bir kısmının tamamlanıp geri kalanının durdurulduğu iddiaları gündemde. Bu tür projelerin, belediye yönetimlerinin değişmesiyle birlikte askıya alınması ve vatandaşların mağdur edilmesi, güvenilir bir dönüşüm süreci oluşturulmasını engelliyor.

Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları: Türkiye’de Deprem ve Tsunami Adını Tehlikesi

Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları

İmar ve kentsel dönüşüm süreçlerinde en büyük sorunlardan biri de rant ve rüşvet iddialarıdır. İzmir’de ruhsatsız bir yapıya yıkım kararı çıkarıldıktan sonra, belirli miktarda ödeme karşılığında ruhsat verilmesi gibi olaylar, bu iddiaları güçlendiriyor.

Bunun yanı sıra, bazı büyükşehirlerde belediyeler ve kooperatifler aracılığıyla başlatılan projelerin, siyasi değişiklikler sonrası durdurulması, kamu kaynaklarının kötüye kullanıldığı yönündeki şüpheleri artırıyor. Bu süreçlerde, belediyeler ve diğer kurumlarla bağlantılı bazı siyasi isimlerin adının geçmesi, soru işaretlerini daha da artırıyor.

Devletin Müdahalesi Şart

Vatandaşların en büyük beklentisi, bu tür usulsüzlüklerin önlenmesi ve devletin ilgili kurumlarıyla sürece müdahale etmesi. Halk, rant odaklı şehir planlamasının ve imar usulsüzlüklerinin son bulmasını istiyor.

Bu noktada, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere, ilgili kurumların daha aktif bir şekilde denetim yapması ve yolsuzluk iddialarını titizlikle incelemesi gerekiyor. Aynı zamanda yerel yönetimlerin, halkın güvenliğini ve yaşam hakkını göz önünde bulundurarak, kentsel dönüşüm süreçlerini daha şeffaf ve adil bir şekilde yürütmesi zorunluluk haline gelmiştir.

Sonuç olarak, Türkiye’de deprem ve tsunami gibi afetlere karşı alınacak önlemler konusunda hem bireylerin hem de devletin sorumluluklarını yerine getirmesi şart. Halk, devletine güvenmek istiyor ve bu güvenin sağlanması için yolsuzlukların, imar usulsüzlüklerinin ve rant odaklı kararların son bulmasını talep ediyor.

Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları: Türkiye’de Deprem ve Tsunami Adını Tehlikesi
Rant, Rüşvet ve Organize Suç İddiaları: Türkiye’de Deprem ve Tsunami Adını Tehlikesi

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın