DAĞ: 2028 SEÇİMİLERİNE HAZIRIZ

DAĞ : 2028 SEÇİMLERİNE HAZIRIZ

AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi’ne katılan  AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, ” 2028 seçimlerine hazırız. ” Dedi.

AK Parti İzmir İl Danışma Meclisi, son Başbakan Binali Yıldırım, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, milletvekilleri ve partililerin katılımıyla gerçekleşti. Danışma Meclisi’nde kürsüden önemli açıklamalarda bulunan AK Parti Tanıtım ve Medya Başkanı Hamza Dağ, “Hiçbir zaman umutsuzluğa kapılmadan çok çalıştık. Çok güzel işler yaptık. Seçim boyunca teveccühünü esirgemeyen İzmirli hemşerilerime teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.

Hamza Dağ şöyle konuştu, “Ağustos ayında, hep birlikte büyük bir coşkuyla partimizin 23’üncü yaşını kutlamanın mutluluğunu yaşadık.

Söylerken bir anda söylenip geçiliyor.  Dile Kolay…

Ancak 23 yıl, uzunca bir süredir.

Ve biz bu 23 yıla, neredeyse 100 yılda yapılabilecek işleri sığdırdık.

Türkiye’yi icraat ve hizmet siyasetiyle tanıştırdık.

Aşılmaz dağları aştık, geçilmez yollardan geçtik.

Ulaşımdan enerjiye, sağlıktan eğitime, turizmden savunma sanayiine ve terörle mücadeleden milli teknoloji hamlesine kadar nice alanda saymakla bitmeyecek eser ve hizmetleri hayata geçirdik.

Yalnızca ürettiğimiz eserlerle ülkemizin çehresini değiştirmekle yetinmedik.

Türkiye’de sosyolojinin ve siyasetin de yapısal bir değişimi yaşamasına hep birlikte öncülük ettik.

Bu süre boyunca ülkemizde;

  • Anadolu ihtilalini gerçekleştirdik. Vesayet anlayışını bertaraf ettik.
  • Değerlerine sahip çıktığı için zulme uğrayanlara yuva olduk.
  • Siyasetin, millete duyulan muhabbet ve memlekete hizmet etmek olduğunu hatırlattık.
  • Asıl zaferin, her türlü baskı ve antidemokratik girişime rağmen milletle bir bütün olabilmek olduğunu gösterdik.
  • Mücadeleden kaçmadık, milletimiz için verdiğimiz mücadeleyle Türkiye’yi özgürlükler ülkesi kimliğine kavuşturduk.

Sn. Cumhurbaşkanımız liderliğinde, ülkemiz için attığımız her adımın arkasında bu ülkeye ve insanına duyduğumuz bağlılık yatmaktadır.

İlk günden itibaren bu bağlılık birçok antidemokratik hamle ile zedelenmek istenmiştir.

Kapatma davaları, kaosu besleyen sokak eylemleri, darbe girişimleri ve ihanet şebekelerinin nice saldırılarıyla karşı karşıya kaldık.

Ne liderimiz ne de onun yol arkadaşları, bir an bile durmayı, geri adım atmayı düşünmediler.

Milletimiz de tüm badirelerde duaları ve varlığıyla bizlere güç verdi.

Bizler AK Parti’nin neferleri olarak, attığımız her adımda ve aldığımız her kararda liderimizin mücadelesini bilerek hareket etmeliyiz.

Milletimizin bize duyduğu teveccühü ve güveni boşa çıkarmayacak, milletimizi hayal kırıklığına uğratmayacak şekilde davranmak zorundayız.

Bu nedenledir ki; hiçbir neticeden olumsuz etkilenmeyip aşkınan koşmayı sürdürmeliyiz.

Milletimize eser ve icraat siyasetimizle hizmet etmekten bir an bile geri durmamalıyız.

BİZİMENERJİMİZ İLK GÜNKÜ GİBİ

Bizim yüreğimizi milletimize ve memleketimize duyduğumuz sevda beslemektedir.

Bizim enerjimiz ilk günkü aşkla koşan AK Kadınların fedakarlıklarından gelmektedir.

Bizim geleceğimiz, gecesini gündüzüne katarak davasına, liderine ve ülkesine sahip çıkan AK Gençliğin omuzlarında yükselecektir.

Bu bilinci her daim zihnimizde, kalbimizde taşımalıyız.

AK Parti bir yuvadır ve biz bu yuvanın içinde yaşayan büyük bir aileyiz.

Başkaları gibi siyasi hırslarla, çıkar çatışmalarıyla kaybedecek zerre zamanımız ve enerjimiz yoktur.

Biz ihaneti bilmeyiz, ihaneti bilenlerle de aynı yolda yürümez, aynı sofrada ekmeğimizi bölüşmeyiz.

Bizi, kendisini bu memleketin tek sahibi gibi görenlerden ayıran en temel haslet budur.

Recep Tayyip Erdoğan hiçbir zaman günlük hesaplarla menfaatine çalışan bir lider olmamıştır.

AK Parti, hiçbir zaman siyasi menfaatleri uğruna partisini zayıflatmayı göze alanların partisi olmamıştır.

İşte bizi rakiplerimizden pozitif bir şekilde ayıran, AK Parti’yi umudun, icraatın ve geleceğin adı yapan bu karakterdir.

AK PARTİ BİR OKUL HÜVİYETİNDEDİR

AK Parti’yi umudun adı yapan, liderinin haksızlık karşısında her daim dik duran bir yapıya sahip olmasıdır.

Recep Tayyip Erdoğan, bir okul hüviyetindeki partimiz çatısı altında bizlere, güçlünün değil her ne pahasına olursa olsun haklının yanında olmayı öğretmiştir.

Yaptıklarıyla, söyledikleriyle, duruşuyla, tavrıyla ve liderliğiyle öğretmiştir.

Bugün Filistin, kan ağlamaktadır.

Filistin’de çocuklar, kadınlar, masum insanlar katledilmektedir.

Bu katliama karşı sesi en çok çıkan, bu zulmü tüm dünyaya duyurmak için yılmadan, yorulmadan mücadele veren tek bir insan kimdir diye sorsalar; cevap RECEP TAYYİP ERDOĞAN’dır.

Karabağ’da işgale son veren iradeyi, Recep Tayyip Erdoğan göstermiştir.

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın dünyayı her anlamda olumsuz etkilemesini Recep Tayyip Erdoğan’ın lider diplomasisi engellemiştir.

Libya’da, Doğu Akdeniz’de, Irak’ta, Suriye’de ve Balkanlarda, menfaatimizi sonuna kadar gözeten lider, Recep Tayyip Erdoğan’dır.

Bize düşen, onun mücadelesine umutsuzluğa kapılmadan ve yorulmadan omuz vermektir.

GENÇLER!!!

SİZE DÜŞEN, BU PAHA BİÇİLEMEZ MİRASI GELECEĞE TAŞIMAKTIR.

AK DAVAMIZIN AK KADINLARI!!!

SİZE DÜŞEN, BU EŞSİZ MİRASI ÇOCUKLARINIZIN GÖNÜLLERİNE NAKŞETMEKTİR.

BİZ BU MİRASA SAHİP ÇIKACAĞIZ

Biz bu mirasa sahip çıkacağız.

Elimizden gelen mücadeleyi sonuna kadar vereceğiz.

Çünkü artık Türkiye, AK Parti yönetiminde mazlum coğrafyaların umudu olmuştur.

Türkiye, AK Parti yönetiminde kimsesizlerin kimsesi, sessiz yığınların sesi olmuştur.

Buradan geriye dönüş yoktur.

Bugün Filistin’in yanında olmak, bizim tarihimize ve bizi biz yapan değerlerimize karşı borcumuzdur.

Bugün Filistin’de katledilen kadınlar için mücadele etmek, bizim insanlığımıza karşı borcumuzdur.

Bugün Filistin’de geleceği elinden alınan, şehit edilen minicik yavrular için mücadele etmek, bizim yüreğimize karşı borcumuzdur.

Bizim yüreğimiz, barış diye, kardeşlik diye, yaşam diye atar.

Biz öldürmeyi bilmeyiz, öldürmeyi onlar bilirler.

BİZ YAŞATMAYI BİLİRİZ VE YAŞATMAK İÇİN VARIMIZLA YOĞUMUZLA MÜCADELE ETMEK ZORUNDAYIZ!

 

Türkiye’nin, bölgede ve küresel düzeyde varlığını güçlü bir şekilde sürdürmesi elzemdir.

Hamdolsun ki bizlere bu 22 senede bu gücü inşa etmek nasip oldu.

Bugün artık Türkiye, söz dinleyen değil söz söyleyen bir ülke konumuna yükseldi.

Bu ahvalin yolu istikrardan, birlikten ve beraberlikten gelmektedir.

Bu nedenledir ki Türkiye’nin kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı siyasi hareket ve ittifaklara ihtiyacı yoktur.

Bu siyasi hareket ve ittifakların da Türkiye’ye katacak hiçbir şeyi yoktur.

Millete rağmen siyaset yapılamaz.

Bu yüzdendir ki bizim her işimizde, her icraatımızda, her anımızda milletimiz vardır.

Bu, AK Parti varlığını sürdürdüğü müddetçe de böyle olmaya devam edecektir.

Hangi konum ya da durumda olursak olalım, işimiz hizmet gücümüz millet olmuştur.

AK Parti kadroları “Bugün memleketin hangi noktasında bir taş üstüne taş koysam?” diye dertlenenlerden oluşmaktadır.

Buna çok şükür ki milletimiz de şahittir.

Derdi yalnızca seçim kazanmak olanların, derdi sadece bir makam koltuğuna oturmak olanların ahvali ortadadır.

Çok uzaklarda aramaya gerek yoktur.

Seçim dönemi “Her çiftçiye bir traktör” deyip seçimden sonra “Onu çarpıcı olsun diye söyledik, kampanyada kullandık” diye yalanını itiraf edenlere bakmak yeterlidir.

Dün önünde el pençe divan durdukları genel başkanlarını partiden kovup önüne bir su koymaktan bile imtina edenler bunun bariz örneğidir.

Dün “Biz 5 yılda deprem sorununu çözeriz” deyip bugün “Deprem sorununu çözmek 100 yıl sürer” diyenler bunun en net göstergesidir.

Kıymetli arkadaşlarım,

Milletimiz için niyet ettiğimiz tüm hayırlı işler için her türlü mücadeleyi verdik.

Neticesinde uzlaşmayı, elimizi taşın altına koymayı da bildik.

Yetki bizdeyse gereğini yaptık, yetki bizde değilse de gereği olsun diye uğraş verdik.

Türkiye’de sayısı 150’yi geçen siyasi parti bulunsa da anlayış olarak iki farklı kutup söz konusudur.

Bu kutuplardan biri memleketin tümünü yek vücut olarak gören, üretimi, gelişmeyi, icraatı ve hizmeti önceleyen bir siyaset aklına sahiptir.

Diğeri ise maalesef yalanı, kara propagandayı, manipülasyonu kendisine yaren edinmiştir.

Kasis siyaseti yaparak siyasi rekabeti yeri geldiğinde Türkiye düşmanlığı seviyesine çıkarmaktan geri durmamaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin başını çektiği bu anlayış, devlete katil diyenleri de devletin yıkılması gerektiğini savunanları da desteklemekten hicap duymamaktadır.

Bu anlayış, iftiraları, küfürleri, hakaretleri ve saldırılarıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni dahi kaosa sürüklemekten çekinmemektedir.

Bizim bu habis zihniyete karşı verdiğimiz mücadele, durmak bir yana hiçbir zaman yavaşlamamıştır ve yavaşlamayacaktır.

AK Parti olarak, hiçbir zaman haksızlığın, yalanın, iftiranın karşısında durmaktan vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz.

CHP’nin yeni genel başkanı da önceki genel başkanı gibi siyaseti kirletmektedir.

Sosyal medyanın popülizmine kapılıp sorumlu bir siyaset insanı gibi davranmamaktadır.

Özgür Özel’in, hakaret ve aşağılamalar ile AK Partilileri aşağılayan birini baş köşede ağırlaması, özünde nasıl bir kin ve nefrete sahip olduğunu göstermektedir.

Bu tablo aslında, saldırganlıklarını kontrol edemediklerinin de bir göstergesidir.

CHP Genel Başkanı’nın bu sahiplenici tavrı, siyasi ahlaktan yoksundur.

Özgür Özel’in bu eylemi, karanlık dehlizlerde beslenen düşmanlıklara can suyudur  .

Değerli kardeşlerim,,,

İzmir’imizin bu düşünce yapısıyla, nefret dilini besleyen bu insanlarla alabilecek bir yolu yoktur.

Çeyrek asırdır mesafe kat edememesinin sebebi de bu zihin yapısının İzmir’in ayağında bir pranga olmasıdır.

Derdi makam koltuğu olanlar, belli bir ideolojiyi İzmir’e dayatanlar, İzmir’i kendi istedikleri kalıbın içine hapsedenler, Eşsiz İzmir’imizin güzelliklerini bir bir yok etmektedir.

Biz, seçim döneminde seçilsek de seçilmesek de İzmir’in sorunlarıyla ilgilenmeye devam edeceğimizi söylemiştik.

Bugün İzmir, maalesef dünden daha iyi bir durumda değildir.

Dün de bir önceki günden daha iyi bir durumda değildi.

Çünkü İzmir’i yöneten anlayış, şehrimizi maalesef sadece makam koltuğu olarak görmektedir.

Lükste, şatafatta, eşe dosta iş ve koltuk dağıtmakta olduğu kadar icraat ve hizmette mahir değildir.

İzmir’i uzun yıllardır yöneten CHP, şehrimizi günden güne eriten ve bir beceriksizlikle yönetmektedir.

 

Maalesef şehrimizde belediye eliyle yaşanan skandalların ardı arkası kesilmemektedir.

Eş, dost, akraba atamaları CHP’li belediyelerin rutini haline gelmiştir.

İzmir bugün SGK’ya en çok borcu olan belediyelerden biridir.

Bu borcun ödenemez boyuta geldiği bizzat büyükşehir belediye başkanı tarafından itiraf edilmiştir.

Ekonomi ve işleyişteki iş bilmezlik, vatandaşın dolandırıldığı noktaya gelmiştir.

Kentsel dönüşüm vaadiyle İzmirlilerden toplanan milyarlarca lira, buharlaştırılmıştır.

“Kentsel dönüşümde İzmir modeli” vaadiyle çıkılan yol, hemşehrilerimizin mağduriyetiyle sonuçlanmıştır.

İZBETON’da da 2 milyar TL’lik yolsuzluk var. Bu yolsuzluğun içinde Cumhuriyet Halk Partili siyasetçiler, bürokratlar, Kooperatif başkanı olan CHP’nin üst düzey siyasetçisi var.

Bunu gündemden düşürerek unutturacağınızı zannediyorsanız, yanılıyorsunuz. İzmirlinin her kuruşunun hesabını sizden soracağız.  Bu mesele ne unutacağız ne de unutturacağız

Bir başka mağduriyet de emekçilere yaşatılmaktadır.

Belediyeler ya maaş ödeyememekte ya da evine ekmek götürmek isteyen işçileri işinden etmektedir. Memurların maaşlarında kısıtlamalara gidilmektedir.

Öyle ki belediyelerden çıkarılarak mağdur edilen hemşehrilerimiz hak arayışlarına CHP tarafından cevap bulamamaktadır.

Ulaşımda yaşanan sorunlar bir türlü çözüme kavuşturulamamaktadır.

İzmir, doğal güzelliğiyle görenleri hayran bırakması gereken bir şehirdir.

Ancak bu beceriksizlikler silsilesi, İzmir’in doğasını da günden güne yok etmektedir.

Körfez’deki kötü koku, yıllardır çözülemeyen bir sorundur.

Her gelen belediye başkanı körfezde yüzme vaadi vermiş ve neticede hüsrana uğramıştır.

Hemşehrilerimizi de hayal kırıklığına uğratmıştır.

Kötü koku, maalesef şehrimizin makus talihi olmuştur.

Biz bu sorunun çözümünü beklerken, şimdi de körfezde canlılar barınamaz hale gelmiştir.

Balık ölümleri, İzmir’in beceriksiz yöneticilerinin şehrimizin doğasını da yok ettiğinin somut bir kanıtıdır.

Bu işbilmezlik, her alanda kendisini göstermektedir.

Biz, her daim İzmir’e hizmet etmek için hazır olduğumuzu defalarca söyledik.

Bize ihtiyaç duyulan her alanda da elimizi taşın altına koyduk.  Yine öyle yapacağız. Önümüzdeki hafta içi Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız ile birlikte İzmir’de  Körfez ile ilgili bir toplantı yapacağız. Bilim Kurulu oluşturuldu. Bu konuda hükümet olarak gerekli adımları atacağız inşallah…

Değerli kardeşlerim,

Geçtiğimiz günlerde, Aliağa’daki kırk beş yıllık tapu sorununu çözmenin mutluluğunu yaşadık.

Hak sahibi hemşehrilerimize tebligatlarını ilettik.

Her sorunu çözmeye çok şükür ki vizyonumuz da imkanımız bulunmaktadır.

Körfezi kötü kokudan arındırmak, ulaşım sorununu çözmek, İzmir’in ekonomisini canlandırmak gibi konularda her zaman hazırız.

Ancak İzmir’deki beceriksizlik, geri dönüşü olmayan hadiseleri de meydana getirmektedir.

Biz İzmir’de yağmur yağdığında sel olmasına, hayatın felç olmasına maalesef ki alıştırıldık.

Ama Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinde, yolda yürürken insanların elektrik akımına kapılıp hayatını kaybetmesi, hiç de alışık olduğumuz bir durum değildir.

Belediyenin ihmalkarlığı ve beceriksizliği, iki hemşehrimizin hayatına mal olmuştur. Çok üzgünüz.

Bu şehri seven bu şehirde yaşayan biri olarak böyle bir hadisenin zuhur etmesi hepimiz açısından üzerinde durulması gereken bir noktadır.

Eğer siz bir şehrin Büyükşehir belediye başkanı iseniz ve şehri emini iseniz bu olaydan sıyrılmaya çalışmamalısınız.

Belediye başkanının suçun ve sorumluluğun kendinde olmadığını ispatlamaya çalışmasına dair göstermiş olduğu efor gerçekten hayret verici.

Bu olay zuhur ettikten sonra bizim duruşumuz kimin ihmali varsa cezasını çekmesi yönündedir.

Sadece bu değil bundan sonra da böyle durumların zuhur etmemesi için her kurum üzerine düşeni yapması gerekir ve en çok üzerine düşeni yapması gereken kurum da İzmir Büyükşehir belediye başkanı ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’dir.

Ama olayın yaşandığı andan itibaren yaşananlara baktığımızda belediye bürokratlarının tahliye edildiğinde adliye dışındaki eylemlere baktığımızda böyle bir bakış açısının olmadığını görmek tüm İzmirliler gibi bizi de üzmüştür.

 

Artık CHP’li yöneticilerin İzmir’e karşı takındıkları umursamaz tavır, geri dönüşü olmayan üzüntüleri de bizlere yaşatmaktadır.

CHP Genel Başkanı, nefreti, kini ve düşmanlığı destekleyip yaşatacağına insanı yaşatmayı öncelikli gündemi haline getirmelidir.

İzmir’in Türkiye gündemine sürekli olumsuz hadiselerle gelmesini nasıl engelleyeceğini düşünmelidir.

Şunu da anmadan geçemeyeceğim…

İzmir Fuarı’nın şehrimiz için ne kadar önemli bir husus olduğu herkesin malumudür.

Bu sene Fuar Tarihinde bir ilk yaşandı ve iki defa açılış yapıldı.

Ekrem İmamoğlu için ayrı açılış Özgür Özel için ayrı açılış….

Tüm İzmirliler, İzmir Fuarı’nı eski görkemli günlerine kavuşması için beklenti içindeyken, CHP; İzmir Fuarını  Genel Başkanın liderlik kompleksine ve İstanbul Belediye Başkanının PR çalışmasına heba ediyor.

Buradan sesleniyorum. İzmir ve İzmir’in sembolü olmuş Fuar, sizin kendi kişisel hesaplarınızın çok üstündedir. Buna meze edilmesine izin vermeyeceğiz.

 

Kıymetli kardeşlerim,

Bir yanda bu beceriksizlikler şehirlerimizi tükenme noktasına getirirken diğer yanda biz “Yapacak daha çok işimiz var” demeye devam ediyoruz.

Hem afetlerle mücadeleyi sürdürüyor hem verdiğimiz sözleri tutmak için çalışıyoruz.

Ekonomideki iyileşmeyi hep birlikte görüyoruz.

Dış politikadaki saygınlığımızı artırıyoruz.

Mavi Vatan’a, Yeşil Vatan’a, Gök Vatan’a sahip çıkıyoruz.

Terörle mücadelede aman vermeyen bir anlayışı benimsiyoruz.

Ülkemizin ve insanımızın geleceğini hedef alan her türlü saldırıya karşı kararlııkla mücadele ediyoruz.

Hamdolsun, her daim milletini ve gelecek nesilleri düşünen bir liderle, doğru adamla, “Durmak yok yola devam” diyoruz.

Değerli dava arkadaşlarım,

Bizim için durmak, duraksamak yoktur.

Bizim için yeise düşmek, umutsuzluğa kapılmak yoktur.

Bizim için bir seçim biter, hemen ardından sonraki seçimin çalışma süreci başlar.

Şimdi önümüzde seçimsiz 3 buçuk yıl bulunmaktadır.

Bu süreçte aşkınan koşmayı, milletimize hizmet etmeyi sürdüreceğiz.

AK Parti teşkilatı olarak, doğru işlerle anılmaya, milletimiz için en iyisini ve güzelini yapmaya devam edeceğiz.

Milletimiz için bugün umudun, icraatın, geleceğin adı AK Parti’dir.

Bu anlayışla inşallah 2028’den ve nice seçimlerden zaferle ayrılacağız.

Biliyorum, görüyorum, buna hazırsınız. İnanıyorum, buna hazırız.”

Bunları da sevebilirsiniz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir