İZMİR’DEKİ KADIN STK’LARDAN ORTAK AÇIKLAMA;
“Kentler kadın ruhundan yoksun projelendiriliyor”
‘’Ülkemizde kadın olmak, kent yaşamında maalesef giderek dezavantajlı hale geldi. Özellikle engelli bir kadın olmak çifte dezavantajlı zorlukları içeriyor. ‘’
İzmir merkezli çok sayıda kadın sivil toplum örgütü ortak bir bildiri yayınlayarak, kent yönetimlerinde
kadınların karar verici noktalarda yer almalarının sağlanması istendi.
Türkiye Sakatlar Derneği İzmir Şubesi Başkanı İlknur Peder’in ev sahipliğinde düzenlenen toplantıya;
CHP, Saadet Partisi, DEVA ve Yeniden Refah partilerinden temsilciler ile Böbrek Hasta Hakları Koruma
Derneği İzmir Temsilcisi Nilgün B Yıldırım, Ege Engelsiz Hayat Derneği Başkanı Fadime Akgül, Buca
kent konseyi engelli meclisi Başkanı Sibel Arat, Engel Siz Yaşam Derneği Başkanı Gülgün Yorgancılar,
Buca Engelli Ve Engelli Aileleri Yardımlaşma Ve Dayanışma Derneği Başkanı Sibel Arat, Buca Engelliler
Derneği Başkan Yardımcısı Nihal Yastık Ege Bölgesi Sivas Sanayici ve İnsanları Derneği Yön. Kurulu
Üyesi Derya Esen ve Av.Zeynep İlayda Karadağ, İzmir Güç Birliği Spor Kulübü temsilcisi Kamuran
Parıltı, Kent ve Demokrasi Derneği Çağdaş Altun, Çağdaş Görmeyenler Derneği Başkan Yardımcısı
Av. Müjgan Bilgen Özen,CAN Radyo Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Kafalı Kaya, PAGEP Elele Derneği
adına Canan Bedük, Zihinsel engelliler ve özel Çocuklar Derneği adına İsmet Doğanay, İzmir Multipl
Skleroz Derneği adına Şebnem Oktay , İzmir kent konseyi engelli meclisi başkan vekili Atiye Okka,
Av. E. Nurdan Anlı, Gazeteci, şair ve yazar Tuğçe Yerdelen , SMMM-Mali Müşavir Berna Ercan, Şair
yazar editör Hatice Eğilmez Kaya, Ev. Hanımı Necla Bulgurcu, İşletmeci ve emlak danışmanı Birben
Yontar , Av. Ayşe Sarıçiçek katıldı.
Kentlerin bilimsel mimarinden yoksun, kadın ruhundan, bakış açısından uzak, tasarlandığını ve bu
durumun özellikle engellilerin, kadınları, çocukların yaşamını olmuşuz biçimde etkilediği belirteilen
açıklamada şöyle denildi “ Ülkemizde kadın olmak, kent yaşamında maalesef giderek dezavantajlı
hale geldi. Özellikle engelli bir kadın olmak çifte dezavantajlı zorlukları içeriyor.
Bizim daha yaşanılabilir kentlere ihtiyacımız var. Sokak lambalarının yandığı, karanlıkta yürümek
zorunda kalmadığımız, kaldırımlarında tekerlekli sandalyelerimizle, bebek arabalarımızla, görme
engelli bastonlarımızla bir yerlere takılmadan yürüyebildiğimiz kaldırımlara ihtiyacımız var.
Musluklarımızdan içilebilir suyun akmasına ihtiyacımız var. Toplu ulaşımdan engelli ya da engelsiz
kadınların güvende ve rahatlıkla yararlanabilmesine ihtiyacımız var. Çocuklarımız için daha fazla kreşe
yaşlı büyüklerimiz ve engelli bireylerimiz için bakım hizmetine ihtiyacımız var.
On binlerce üniversite öğrencisinin ve genç nüfusun sokaklarımızda oluşturduğu bu mükemmel
sinerjiye karşılık, yerel yönetimlerin sanatı, kültürü, bilimi önceleyen projelere ağırlık vermesini ve
sürecin bütün aşamalarında biz kadınların mutlaka bulunmasını istiyoruz.
İzmir'e yakışan konser, tiyatro, kütüphane salonlarına, kültür merkezlerine daha çok önem verilmesini
istiyoruz. Kötü alışkınlardan/tehlikelerden korumak için özellikle gençlerimizin aktivite ve spor
merkezlerine daha çok ihtiyacı var.
Sahili bol güzel İzmir'e yakışan, engelli İzmirlilerin de ihtiyaçları göz önüne alınarak düzenlenmiş
güvenle denizden güneşten faydalanabileceğimiz tesislere ihtiyacımız var.
İzmir tartışmasız kadın dostu bir kenttir. Şehrimizin bu güzel değerini daha da geliştirmeye, yeni
değerler katmaya, diğer illere hatta dünyaya model olabilecek bir kente dönüştürmeye ihtiyacımız
var.
Önümüzdeki yerel seçim bu konuda oldukça önemli bir eşik. Bu toplantıya katkı sağlayan girişimci,
yazar, eğitimci, sanatçı, ev kadını, STK yöneticisi, engelli / engelli olmayan kadınlar olarak İzmir’imizin
ihtiyacı olan ve hak ettiği projelerin çalışmaların hayata geçmesini istiyoruz. Yerel yönetimde karar
mekanizmalarında kadın temsiliyetinin artmasını talep ediyoruz.
Engelli yada kadın kontenjanlarının siyasi partilerce birer dolgu malzemesi, yada görsel propaganda
amaçlı kullanılmasının artık son bulmasını istiyoruz.
Kadınlar ve dezavantajlı gruplar içi; kentlerin daha yaşanılabilir, sağlıkta, eğitimde, sosyal hayatta
daha ulaşılabilir, daha güvenli olması için yerel yönetimlerde daha çok karar verici merkezlerde yer
almak istiyoruz.”