İTB 100’ÜNCÜ YIL TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİRİLDİ
İzmir Ticaret Borsası (İTB) Cumhuriyeti’nin 100’üncü Yılı Ekim ayında 100’üncü yılında son meclis toplantısı İZTO Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi.
İTB Meclisinde açılış konuşması yapan İTB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, “Sayın Valim, Borsamız Meclis toplantısına teşrifleriniz için teşekkürlerimizi sunuyor, geçmiş başarılı çalışmalarınızın referansı ile İzmir’imize büyük katkılarınız olacağına inanıyor ve çalışmalarınızda Borsa olarak elimizden gelen katkıyı vermeye hazır olduğumuzu bir kere daha ifade etmek istiyorum. Tekrar şehrimize hoş geldiniz. “Dedi
İTB Başkanı Kestelli şöyle devam etti; “TOBB Başkanımız Rifat Hisarcıklıoğlu, 115 ülkenin odalarını bir çatı altında birleştiren Dünya Odalar Federasyonu’nun Başkanlığı’na seçildi.
Sayın Başkanımızın bu önemli görevde de çok başarılı olacağına ve Türk iş dünyamızı en iyi şekilde temsil edeceğine inanıyor, elimizden geldiğince kendisine destek vereceğimizi ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde TOBB İzmir İl Kadın ve Genç Girişimciler Kurulu seçimleri gerçekleştirildi.
Meclis Üyemiz Sayın Deniz Celep yapılan seçimler sonucunda İzmir İl Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı olarak seçildi.
Sevgili Deniz’in, İcra Kurulu üyelerinin de desteği ile kadın girişimciliği için çok başarılı çalışmalar yapacağına inanıyor, bir kez daha başarılar diliyorum.
Bu vesile ile önceki Başkan Sevgili Aysel Öztezel’e ve geçmiş dönem İcra Kurulu üyelerine de emekleri ve başarılı çalışmaları için teşekkürlerimizi sunuyorum.
Çok özel bir haftayı, çok özel bir günü büyük bir heyecanla yaşadık. Özellikle güzel İzmir’imizde 100’üncü kuruluş yıl dönümünü büyük coşkuyla kutladık.
Bu özel zamanda bugünü daha iyi anlamak ve hak ettiği değeri vermek için 100 yıl öncesinin şartlarına bakmamızın ve aradan geçen bir asrın kısaca muhasebesini yapmamızın çok faydalı olacağını düşünüyorum.
Birinci Dünya Savaşının hemen ardından girdiği kurtuluş savaşından yeni çıkmış olan ülkede, insanlarımız yorgun, bitkin, fakir ve dünyadan soyutlanmışlardı.
1923 yılında 13,4 milyon olan nüfusumuzun yüzde 84’ü köylerde yaşıyordu.
Okuma yazma oranı erkeklerde yüzde 8, kadınlarda sadece binde 4’tü.
86 sağlık kurumunda 554 doktor bulunuyordu, diş hekimimiz yoktu.
Milli gelirimiz 570 milyon dolar, kişi başına düşen milli gelir ise yıllık 48 dolardı.
Milli gelirin yüzde 43’ü tarım, yüzde 47’si hizmetler ve sadece yüzde 10’u sanayiden oluşuyordu.
İhracat 51 milyon dolar, ithalat ise 87 milyon dolardı.
Buraya özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum; toplam ihracatın yüzde 94’ü tarım ürünlerinden oluşuyordu.
Yaprak tütün, üzüm, pamuk, incir, afyon, fındık, zeytinyağı en çok ihraç edilen ürünler arasında yer alıyordu.
Ekonomisinin hemen hemen tamamı tarıma dayalı olan ülkede bulunan traktör sayısı ise sadece 220’ydi.
Tarım tüm teknik donanımlardan yoksun, geleneksel yöntemlere göre ve ilkel biçimde, toprak ağalığına dayalı bir sistemde yapılmaktaydı.”
Peki ya İzmir?
İzmir’in durumuna da dikkati çeken Kestelli, “Simge şehri İzmir’de 100 yıl öncesinin şartları nasıldı?
Bunun için biraz daha geriye gideceğim izninizle ve çok özet bir fotoğraf paylaşacağım.
İzmir, Ege bölgesinin bereketli ovalarında yetişen ürünlerin varlığı, Avrupa ülkeleri ile imzalanan serbest ticaret anlaşmaları ve şehrin kozmopolit yapısının getirdiği avantajlar ile İmparatorluğun en önemli ticaret merkezi konumuna gelmişti.
1913’te 330 bin ton olan İzmir Limanından yapılan ihracat Birinci Dünya Savaşı ve ardından gelen Yunan işgali nedeniyle 1923’te 113 bin tona gerilemişti.
İzmir’in kurtuluşunu izleyen günlerde, 13 Eylül 1922’de, Ermeni Mahallesinde başlayan “Büyük Yangın”, Basmane’den Punta’ya yani Alsancak’a kadar önüne çıkan her şeyi silip süpürmüştü.
14 bin binanın tamamen yok olduğu yangında şehrin altyapısı kullanılmaz hale gelmiş, eğitim ve sağlık hizmetleri de büyük ölçüde durmuştu.
Kısacası İzmir savaşların ardından ekonomik, sosyal ve mekânsal anlamda en çok etkilenen şehir olmuştu.
Millî Mücadelenin zaferle sonuçlanmasının ardından İzmir’deki diğer önemli bir gelişme ise 17 Şubat 2023’te gerçekleştirilen “İzmir İktisat Kongresi” olmuştu.
Lozan Konferansı’nda kapitülasyonlar meselesinin müzakere edildiği görüşmelerin tıkandığı bir dönemde gerçekleştirilen Kongre’de, “Misak-ı İktisadi” kararları alınmış ve Yeni Türk Devleti’nin kapitülasyonları kabul etmeyeceği duyurulmuştu.
Kongre’nin İzmir’de toplanma kararı asla bir tesadüf değildi.
İşgalin tüm ağırlığını hissetmiş, savaşın yıkımını yaşamış, Kurtuluş Savaşı’nın sembolü olmuş İzmir, iktisadi kurtuluşun, kozmopolit ekonomik yapıdan ulusal ekonomik yapıya geçişin de sembolü olacaktı.
Sayın Valim,
1891 yılında kurulan Borsamız, ülkemizde İmparatorluğun son dönemine, Kurtuluş Savaşına, Cumhuriyetin ilanına tanıklı etmiş ender kurumlardan biri.
Yukarıda ülkemiz ve özelde İzmir için bahsettiğim tüm gelişmelerden doğal olarak Borsamızda da olumsuz etkilendi.
Savaşlar nedeniyle ticari faaliyetlerdeki azalış Borsamızda yapılan işlemleri de azalttı.
Ayrıca, Kurtuluş Savaşı sonrasında şehrin sosyal yapısında yaşanan değişim İzmir’deki ticari tarafların, dolayısıyla da Borsa’daki üye yapısının değişmesine neden oldu.
Cumhuriyetin ilanından sonra Borsa’daki çalışmalar; yeni bir mevzuat oluşturulması, üye sayısının artırılması ve bölgenin en önemli ürünleri olan kuru üzüm ve kuru incirin Borsaya dahil maddeler arasına alınması çerçevesinde şekillendi.
Sayın Valim,
Değerli Üyeler,
Cumhuriyetimizin kuruluşunda yaşanan zor şartları bir konuşmaya sığdırmak, o günkü şartları gerçek eşdeğeri ile anlayabilmek mümkün değil.
100 yıl sonra bugüne geldiğimizde Cumhuriyetimizin kazanımlarını ve Cumhuriyetin bu topraklar için ne kadar değerli olduğunu çok daha net görüyoruz.
100’üncü yılımızda ekonomiden tarıma, İzmir’den Borsamıza geldiğimiz nokta için birkaç tespit yapmak istiyorum.
• Bu yıl itibariyle milli gelirimiz ilk defa 1 trilyon doların üzerine çıkacak.
• İhracatımız geçtiğimiz yıl ilk kez 250 milyar doları aştı ve 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısı 47’ye ulaştı.
• Tarımsal üretimde 58 milyar dolar değerinde üretim ile Avrupa’nın en büyük, dünyanın onuncu büyük ülkesiyiz.
• 4 tarımsal ürünün üretiminde dünyada birinci, 4 üründe ikinci, 5 üründe üçüncü ve 6 ürünün üretiminde ise dördüncü sırada yer alıyoruz.
• Ülke olarak tarımsal ürünler ihracatımız 26 milyar dolar ile düzenli bir artış trendi yakalamış durumda.
• İzmir olarak milli gelirden aldığımız yüzde 6,5’luk pay ile ülkemizin üçüncü büyük ekonomisine sahibiz.
• 15 milyar dolar toplam ve 3,2 milyar dolar tarımsal ürünler ihracatımız ile İzmir olarak dış ticarette geçmişte sahip olduğumuz etkinliğimizi devam ettiriyoruz.
• Süs bitkileri, su ürünleri ve organik tarım gibi katma değerli tarımsal ürünlerin üretiminde öncü ve lider şehir durumundayız.
• Yenilenebilir enerjide ülkemizin öncü şehriyiz. Rüzgâr, güneş, jeotermal ve biyogaz olmak üzere 4 yenilenebilir enerji üretimini de gerçekleştiren tek il durumundayız.
Ülkemiz ve şehrimize benzer ilerlemeler doğal olarak Borsamız içinde söz konusu.
100 yıl önce sadece işlem salonları ile üyelerine hizmet veren Borsamız temel borsacılık işlemlerinin yanı sıra birçok projesi ile tarım sektörüne ve topluma önemli hizmetler sunmaya başladı.
Son 20 yılda VOB, ELİDAŞ ve İZLADAŞ gibi ülkemizde ilk olan yatırım projelerini hayata geçirdik. Şimdi de İzmir Tarım Teknoloji Merkezi ile bu yatırımlarımıza bir yenisini ekliyoruz. Bölgemizde sürdürülebilir tarımı temin etmek amacıyla Gastronomi Projemizi hayata geçiriyoruz. Bu önemli iki çalışmamızla ilgili olarak arkadaşlarımızın birazdan yapacağı sunumlar ile sizi bilgilendiriyor olacağız.
Dijitalleşme her alanda olduğu gibi Borsa olarak da bizim de hizmetlerimizin odağında yer alıyor. Tescil işlemlerinde başladığımız e-tescil uygulamalarına, bir süre sonra salon işlemlerimize de dijitalleşmeyi ilave ediyor olacağız.
Sayın Valim,
Değerli Üyeler,
Tüm bu örnekler gösteriyor ki, Cumhuriyetimizin kurulduğu 100 yıl öncesine göre her alanda çok önemli değişim ve dönüşümler söz konusu.
Teknolojinin geldiği noktayı düşündüğümüzde ikinci yüzyılda bu dönüşümün çok daha hızlı olacağını söyleyebiliriz.
Ülkemizin ilk Borsası olarak biz de Atamızın göstermiş olduğu muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkmak” için yılmadan, yorulmadan çalışmaya, proje üretmeye devam edeceğiz.
Buradan hareketle ve 132 yıllık deneyimimizle; sektörümüzün gelişmesi, halkımızın gıda güvencesinin sağlanması ve tüm sektör paydaşlarımızın kazançlarının artması için sizlerle paylaşacağım 10 önceliğimizin İzmir Ticaret Borsamızın manifestosu olarak, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılındaki çalışmalarda belirleyici olmasını hedefliyoruz.
Toprak ve su gibi doğal kaynaklarımız tarım için vazgeçilmezdir. Bu kaynakları hem koruyacak hem de etkin bir şekilde kullanımını temin edecek her türlü tedbir amasız ve fakatsız alınmalıdır. Bu konuda yeni teknolojiler geliştirmek için her türlü ARGE çalışmalarını desteklemek başta Devletimiz olmak üzere hepimizin asli faaliyetleri arasında da yer almalıdır.
Tarımın bir diğer zorunlu unsuru çiftçilerimizdir. Çiftçi ailelerimizi kentlere göçmekten vazgeçirecek her türlü sosyal, kültürel yaşam altyapısı kırsalda oluşturulmalı, köylerimiz refah düzeyi yüksek yaşam alanları haline getirilmelidir.
Ölçemediğiniz şeyi yönetemezsiniz ilkesinden hareketle tarımdaki verilerin derlenmesi, analiz edilmesi ve yayınlanmasında bilgi teknolojilerinden azami derecede faydalanılmalı, elde edilen veriler araştırma çalışmaları için sektörü temsil eden tüm taraflarla şeffaf şekilde paylaşılmalıdır.
Tarımsal üretim planlaması için son dönemde atılan adımlara kararlılıkla devam edilmeli; planlama faaliyetleri müdahaleden uzak bilimsel gerçeklere göre yapılmalıdır.
Destekleme sistemi tümden yenilenmelidir. Bu kapsamda 5 yıllık planlamalar yapılmalı, sistem garanti fiyat uygulaması üzerine tesis edilmeli ve üreticilerimize gelir garantisi sağlayacak mekanizmalar mutlaka kurulmalıdır.
Teknolojik uygulamalar tarımın vazgeçilmez unsuru haline gelmeye başlamıştır. Bu kapsamda tarımsal teknolojilerin geliştirilmesi, kullanımının yaygınlaştırılması ve kırsalda teknoloji altyapısının geliştirilmesi için gerekli çalışmalar etkin ve hızlı bir şekilde yapılmalı, bu alanda fayda sağlayacak her türlü girişim ve yatırım azami ölçüde desteklenmelidir.
Organik Tarım, İyi Tarım Uygulamaları gibi sürdürülebilir tarım sistemlerinin yaygınlaştırılması için AB’de olduğu gibi somut ve kalıcı hedefler konulmalıdır.
Katma değerli ürün geliştirme, markalaşma ve etkin bir piyasa ve pazarlama sistemi oluşumunun teşviki için yenilikçi uygulamalar geliştirilmeli ve desteklenmelidir.
Tarımsal Ar-Ge çalışmalarına ayrılan kaynaklar yüksek oranda artırılmalı, projelerin seçiminde sahada uygulanabilirlik ve sürdürülebilirlik en önemli kriter haline getirilmelidir.
Tarımda çalışan işçilerimizin çalışma koşulları için insana yakışır iş prensibi ile gerekli düzenlemeler mutlaka yapılmalı ve denetim mekanizmaları arttırılmalıdır.
Sayın Valim,
Kıymetli Üyeler,
Bu konulardaki her iyileşmenin sektörümüzü bugünkünden daha ileriye taşıyacağına ve uluslararası piyasalarda rekabet gücümüzü artıracağına inanıyorum.
Ayrıca, bugüne kadar olduğu gibi 132 yıllık tecrübemizle yapılacak tüm çalışmalara elimizden gelen desteği vermeye, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında da hazır olduğumuzu ifade etmek istiyorum.
Önümüzde üyelerimizden aldığımız güçle gerçekleştireceğimiz ve geliştireceğimiz daha pek çok proje var.
Biz çok çalışmaya, daha çok üretmeye, kamusal duyarlılıklarımızla sosyal projelerde de var olmaya üstlendiğimiz görevlerimizin sorumluluğu ile devam edeceğiz.
Sözlerime son verirken Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, vatanımız için canlarını feda eden aziz şehitlerimizi ve bu uğurda gazi olan tüm vatan evlatlarımızı rahmetle ve minnetle anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı ve Cumhuriyetimizin 100’üncü yılını kutluyor, sizleri saygılarımla selamlıyorum.” Şeklinde konuştu.