İTB BAŞKAN YARDIMCISI UÇAK ; ÜLKEMİZ, DEPREM KADAR GERÇEK BİR YANGIN KUŞAĞINDA
İZMİR TİCARET BORSASI (İTB) YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI BÜLENT UÇAK, “ÜLKEMİZ, DEPREM KADAR GERÇEK BİR YANGIN KUŞAĞINDA.” DEDİ.
İZTO Meclis Toplantı Salonu’nda gerçekleştirilen İzmir Ticaret Borsası (İTB) Ağustos ayı olağan meclis toplantısında konuşan İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, ”Ülkemiz, deprem kadar gerçek bir yangın kuşağında.” Dedi.
İTB Meclisin‘deki konuşmasına “Ülkemizin oksijen deposu Çanakkale’de büyük tahribata yol açan yangın için de tüm ülkeye geçmiş olsun demek istiyorum.” Şeklinde başlayan İTB Başkan Yardımcısı Bülent Uçak, “Ülkemiz, deprem kadar gerçek bir yangın kuşağında aynı zamanda. Bu nedenle gerekli tedbirleri en üst seviyede almak, bir ihtiyaç değil zaruret. İnşallah yaşadığımız son büyük yangın olur.” Şeklinde başladı.
İTB Başkan Yardımcısı ve Ağustos ayı meclisinde vekillik te yapan Bülent Uçak, şöyle konuştu, “
Önümüzdeki hafta 30 Ağustos Zafer Bayramımızın 101’inci yıl dönümünü kutlayacağız.
Hemen ardından da 9 Eylül’de Güzel İzmir’imizin düşman işgalinden kurtuluşunun 101’inci yıl dönümü coşkusunu yaşayacağız.
Yokluk içindeki bir ulusun, bir araya gelerek, dayanışma ruhu ve özgürlük aşkı ile neler başarabileceğinin kanıtıdır 30 Ağustos ve 9 Eylül.
Bize bu büyük zaferi yaşatan başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm silah arkadaşlarını; şehitlerimizi, gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Aynı zamanda da Atatürk’ün “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz” sözünü de aklımızdan çıkarmayalım diyorum.
Bugünlerde de ülke olarak ekonomik açıdan zorlu günlerden geçiyoruz ve ekonomik açıdan adeta çok ciddi bir mücadele veriyoruz.
Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek tarafından eylül ayı başında detayları açıklanacağı belirtilen orta vadeli ekonomik programı herkes gibi biz de merakla ve heyecanla bekliyoruz.
Yapısal reformlar açısından bir yol haritası niteliği taşıyacağı ilan edilen yeni programın geleceğimize ışık tutmasını ve çalışan, üreten, pazarlayan, dünya ile rekabet eden herkesin ve her kesimin yolunu aydınlatmasını temenni ediyorum.
Geçen ayki toplantımızda da belirttiğim gibi; her birimiz, istikrarlı ve öngörülebilir, evrensel kurallara uygun, yenilikçi, üretim kasları güçlü, rekabet gücü yüksek, krizlere dayanıklı bir ekonomi arzu ediyoruz.
Dün olduğu gibi bugün de ülke olarak belirlenen ekonomik hedeflere ulaşılması için elimizden gelen tüm desteği vermeye hazırız.”
ENFLASYONA DA DEĞİNDİ
Uçak, “Tarımsal Girdi Fiyat Endeksi’nde haziran ayında da yıllık yüzde 27.7 ve 12 aylık ortalamalara göre yüzde 77,4 artış gerçekleşti.
Tarımda kullanılan mal ve hizmet endeksi yıllık yüzde 23, tarımsal yatırıma katkı sağlayan mal ve hizmet endeksi yüzde 67,7 arttı.
Bu veriler ve artış oranları, tarım gibi dış etkenlere son derece açık, doğal olaylara karşı savunmasız bir sektörün önünü görmesini neredeyse tamamen imkânsız hale getiriyor.
Faiz, enflasyon ve kur artışının bir dengeye oturması; bu dengenin kalıcı olabilmesi için yapısal reformlarla desteklenmesi tam da bu nedenlerle son derece hayati.
Zorlukların adını doğru koyabilirsek, yani teşhisi doğru tanımlarsak çözümlere ulaşmamız ve tedavi sürecini hızlandırmamız da çok daha kolaylaşır.
Ve her kesimin inanacağı, sahipleneceği bir orta vadeli program ortaya çıkarsa işte o zaman bu mücadeleden hep birlikte alnımızın akıyla çıkabiliriz.
Değerli dostlar, Bildiğiniz gibi küresel iklim değişikliğinin etkileri ve bu değişiklikle mücadele konularına hemen her meclis toplantımızda değinmeye çalışıyorum.
Şu an işlerimizde etkisi görünmese de yakın bir gelecekte dünyada ve ülkemizde ekonominin ve ticaretin kurallarını değiştirecek yasal altyapı hazırlıkları hızla tamamlanıyor.
Bu çalışmalardan birisi de yeşil dönüşümün Avrupa sanayisi üzerine yaratacağı maliyet karşısında Avrupa’nın rekabetçiliğini koruyabilmesi ve üretimin, emisyon azaltım hedefi AB’den az olan ülkelere kaymasının önlenmesi için geliştirilen Sınırda Karbon Vergisi Mekanizması.
Mayıs ayında yayınlanan Sınırda Karbon Düzenlemesi, Ekim 2023 ile Aralık 2025 tarihleri arasını ithalatçıların karbon ayak izini raporlama yükümlülüğü olan bir geçiş dönemi olarak öngörüyor.
Mekanizma, 1 Ocak 2026’dan itibaren ise tam anlamıyla çalışmaya başlayacak ve firmalar eğer kendi ülkelerinde karbon vergisi ödemiyorlarsa bu vergiyi AB sınırında ödemek zorunda olacak.
Düzenleme ilk planda yoğun karbon salınımına sebep olan; demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen olmak üzere altı sektörü kapsıyor.
Toplam ihracatımızın yüzde 41’ini Avrupa Birliği ülkelerine yaptığımız düşünüldüğünde düzenlemeye uyumun ihracatımızın sürdürülebilirliği açısından ne kadar hayati önem taşıdığı net olarak ortaya çıkıyor.
Bizlerin faaliyet alanı olan tarım ve gıda sektörü bugün için altı sektör içerisinde yer almasa da kapsama alınacak ilk sektörler arasında bulunuyor.
Tarım ürünleri ihracatımızın dörtte birini AB ülkelerine gerçekleştiriyoruz.
2022 yılındaki ihracatımızın değeri 6 milyar dolar civarında.
Kuru meyveler, zeytinyağı ve işlenmiş gıda gibi bölgemizden yoğun olarak yapılan ihracatın önemli bir kısmının geleneksel pazarlarının Avrupa Birliği ülkeleri olduğunu biliyoruz.
Bu nedenle gelecekte rekabetçi olmak istiyorsak hazırlıklarımıza şimdiden başlamamız gerekiyor. İşe, “Ölçemediğiniz Şeyi Yönetemezsiniz” ilkesi gereği tüm tedarik, üretim ve pazarlama süreçlerimizdeki karbon emisyonumuzu ölçerek başlamalıyız.
Ancak bu ölçümü sağlıklı bir şekilde yapabilirsek azaltım çalışmalarını planlayabilir ve doğru aksiyon alabiliriz.
Bu konuda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğimiz tarafından gerçekleştirilen bir çalışmayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Şirketlerin kendi tüketim verilerini girerek karbon emisyonunu ölçmelerine imkân sağlayacak bir platform hazırlanmış ve kullanıma sunulmuş durumda. Tüm firmalarımız ilk etapta bu platformdan faydalanarak bir durum tespiti yapabilir.
Borsa olarak bizde üye firmalarımıza ne gibi teknik destekler sağlayabileceğimizin üzerinde çalışıyoruz. Uzun ve meşakkatli bu yolculuğu ancak hep birlikte çalışırsak aşabiliriz.”
ÜLKEMİZDE İHRACATIN DA EKONOMİNİN DE BÜYÜDÜĞÜ
Uçak, “Bildiğiniz gibi ihracattan elde edeceğimiz her bir döviz, ekonomik istikrar ve makro dengeler açısından hayati önem taşıyor. Ülkemizde ihracatın arttığı yıllar aynı zamanda ekonomik büyümede de belirgin artışın yaşandığı yıllar olmuştur.
Bu yılın ilk yarısında, özel ticaret sistemine göre 112 milyar dolar ihracat gerçekleştirildi. Bir taraftan küresel zorluklar, diğer taraftan yurtiçi ekonomik dengelerdeki istikrarsızlık nedeniyle ihracatımız geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5 geriledi.
İzmir olarak ilk altı ayda toplam 7,2 milyar dolar ile ülke ihracatına yüzde 6,5 katkı sağladık. Önemli bir üretim potansiyelimizin olduğu tarım sektörümüz ise yıllara göre değişmekle birlikte toplam ihracata yüzde 10-15 arasında katkı sağlıyor.
Bu yılın ilk altı ayına baktığımızda, ülke toplamında yaklaşık 13 milyar dolar tarımsal ürün ihracatımız söz konusu. Şehrimizden ise aynı dönemde 1,9 milyar dolar tutarında tarımsal ürün ihracatı gerçekleştirmişiz.
Toplam tarımsal ürünler ihracatından aldığımız pay yaklaşık yüzde 15, 457 milyon dolar ile işlenmiş meyve ve sebzeler en önemli ihracat kalemimiz.
Onu 390 milyon dolar ile sıvı ve katı yağlar takip ediyor ve bu ihracat kaleminde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 85 artış yaşandı.
Bunda geçen dönemde Avrupa’da yaşanan kuraklık nedeniyle zeytinyağı ihracatında yaşanan artışın önemli bir etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Diğer önemli ihracat ürünlerimiz ise tahıl ve diğer bitkisel ürünler grubu, tütün ürünleri grubu ve meyveler, sert kabuklular, içecek ve baharat bitkileri grubundan oluşuyor.
İzmir olarak tarımsal ürünler ihracatı pastasından aldığımız pay diğer illere göre yüksek olsa da tarihsel anlamdaki ticaret şehri özelliğini ve Ege Bölgesinin üretim gücünü düşündüğümüzde bunu yeterli görmemiz mümkün değil.
Daha fazla ihracat için bir taraftan yeni pazar arayışlarına ağırlık vermeli, diğer taraftan da daha katma değerli ve inovatif ürünler geliştirmeliyiz.
Bunun için de daha çok aile işletmesi özelliği taşıyan firmalarımızın kurumsal bir yapıya dönüşmesi için gereken çalışmaları yapmalıyız.
Yapılan akademik çalışmalar bize gösteriyor ki şirketlerin kurumsallaşması ile ihracat gelirleri arasında doğrusal bir ilişki bulunuyor.
Bu noktada, Borsa İstanbul ve Koç Üniversitesi iş birliğinde; Borsamız, İzmir Ticaret Odası ve Ege İhracatçı Birlikler desteği ile 28 Eylül’de başlayacak “Şirketler İçin Kurumsal Dönüşüm Programı BİSTEP” eğitimini çok önemli gördüğümü belirtmek isterim.
Programın üye firmalarımızın finansal piyasalardaki bilgi ve birikimlerini arttırmalarına, modern yönetimsel beceriler edinmelerine ve gelecek odaklı vizyoner stratejiler geliştirmelerine destek olacağını düşünüyor ve katılımınızın faydalı olacağına inanıyorum.
Borsa olarak üye firmalarımızın kurumsallaşmalarına ve ihracatlarına destek olmak amacıyla başlayacağımız bir diğer çalışma ise Ticaret Bakanlığı’na başvurusunu yapmakta son aşamaya geldiğimiz, kısaca Ur-Ge olarak isimlendirilen Uluslararası Rekabetçiliğin Geliştirilmesi Projesi.
Ur-Ge projelerinin temel amacı mevcutta ihracat yapan firmaların ihracatlarının artırılması, ihracat yapmayan firmaların ise ihracata başlamalarının sağlanması.
BİSTEP programında olduğu gibi Ticaret Odamız ve Ege İhracatçı Birlikleri iş birliğinde hazırladığımız bu projede de Borsamız yürütücü kurum olarak yer alacak.
Projede her üç kuruma da üye olan, Tıbbi ve Aromatik Bitkiler sektöründe faaliyet gösteren 29 firmamız yer alacak. Benzer projelerin diğer ürünlerde faaliyet gösteren üyelerimiz için de gerçekleştirilmesinin hem firmalarımızın kapasite geliştirmesi hem de ihracat artışı için faydalı olacağına inanıyor, Meslek Komitesi toplantılarında bu konunun ayrıntılı olarak değerlendirmenizi talep ediyorum.”
İZMİR’DEKİ YENİ ATAMALARI DA DEĞİNDİ
Bülent Uçak, “Son olarak kentimizde uzun süre görev yapan başta Sayın Valimiz Yavuz Selim Köşger, İl Emniyet Müdürümüz Sayın Mehmet Şahne ve İzmir Cumhuriyet Başsavcımız Sayın Mustafa Öztürk’e kentimizde bulundukları süre içerisinde kurumumuza gösterdikleri teveccüh ve işbirliği için teşekkür ediyorum.
Göreve yeni başlayan Sayın Valimiz Dr. Süleyman Elban, İl Emniyet Müdürümüz Sayın Celal Sel ve İzmir Cumhuriyet Başsavcımız Sayın Fahri Mutlu Tosun’a da başarılar diliyoruz. İşbirliği içerisinde kentimiz için hizmete devam edeceğimize inanıyorum. “ Şeklinde temennilerde de bulundu.