BÜYÜK BİR ACININ ADI OLAN 17 AĞUSTOS DEPREMİ, AYNI ZAMANDA BİR DÖNÜM NOKTASIDIR
İZ-AFED (İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği) Başkanı ve ÇEDAK (Çevre ve Doğa Aktivite Kulübü Derneği) Başkan Yardımcısı Sevet Ertaş, 17 Ağustos 1999’da Kocaeli Gölcük’te meydana gelen deprem afetleri nedeniyle bir açıklama yaptı.
Bucada düzenlenen anma programında konuşan Ertaş, yaptığı konuşmada şunlara değindi, “Bundan tam 24 yıl önce 17 Ağustos 1999 günü sabah karşı 03.02’de meydana gelen ve 45 saniye süren 7,6 büyüklüğündeki deprem, büyük çapta can ve mal kaybına neden oldu. Gölcük-Kocaeli merkezli deprem, Ankara’dan İzmir’e kadar geniş bir alanda hissedildi. 2010 yılında yayımlanan Meclis Araştırması Raporuna göre 18 Bin kişi öldü, 48 bin kişi de yaralandı. Ayrıca evsiz kalan, aile düzeni bozulan, yoksullaşan, parçalanan aileler, beden ve ruh sağlığı bozulanlar da dahil yaklaşık 16 Milyon kişi, bu depremden farklı düzeylerde etkilenmiştir. İşte bu nedenle Türkiye’nin yakın tarihini derinden etkileyen en önemli ve travmatik olaylardan biridir. Ülkenin önemli sanayi bölgesi olan Marmara Bölgesi’nde meydana gelmiş de, büyük ekonomik sıkıntılara neden olmuştur.”
Ertaş konuşmasınd, “Depremin ardından yaklaşık elli ülke; arama kurtarma, barınma, iaşe, nakdi ve ayni yardım olmak üzere, ülkemize yardım elini uzatmıştır. Bunlar arasında henüz 4 yıl önce, 1995 yılında Marmara Depremi gibi büyük bir deprem felaketini Kobe’de yaşamış olan Japonya da vardı. Japonya’nın deprem sürecinde ve sonrasında da devam eden desteği oldu. Dünyanın en büyük depremlerinin ve diğer tropikal afetlerinin yaşandığı, buna karşın, yine dünyanın afetlere en dirençli ve bilinçli ülkesi olmayı başaran Japonya’nın rehberliği ve deneyim paylaşımı, ülkemiz için oldukça değerlidir.
17 Ağustos 1999 Marmara Depremi, aynı zamanda ülkemizde afet yönetimi ve mevzuatı açısından da bir dönüm noktası olmuştur. Bu depremden sonra, birçok önemli değişim ve gelişme kaydedilmiştir. Merhum Ahmet Mete IŞIKARA’nın öncülüğünde kurulan AHDER ve Nasuh MAHRUKİ’nin kurduğu AKUT Dernekleri, bu dönemin akılda kalan olumlu izleridir. Yine bu dönemin sembolü olan “SESİMİ DUYAN VAR MI” nidası da, arama kurtarmacılar için bir şiar olmuş; ayrıca şiirlere, türkülere ve ağıtlara da konu olmuştur.
Ancak bu değişim ve gelişmelerin, ülkemizi afetlere dirençli hale getirmesi bağlamında henüz yeterli olmadığı 23 Ekim 2011 Van, 24 Ocak 2020 Elazığ, 30 Ekim 2020 İzmir-Seferihisar, son olarak da asrın felaketi olarak nitelendirilen 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinde anlaşılmış oldu. Çünkü henüz afetlere dirençli yapılar, afetlere dirençli kentler ve afetlere dirençli toplum olmayı başaramamışız.
Ancak sadece depremden depreme uyanan (o da depremin ilk ayında) bir toplumsal duyarlılık ve farkındalık, birkaç ay sonrasında saman alevi gibi sönmektedir. 24 yıl geçen Marmara Depremlerinin yanı sıra, üzerinden henüz 6 ay geçen 6 Şubat Kahramanmaraş Depremleri bile unutuldu.
Oysa Japonya’nın 1995 Kobe Depreminden çıkardığı gibi ders ve dönüşümü, biz de eğer 17 Ağustos 1999 Marmara Depreminden çıkarıp, yeterli değişim ve dönüşümü sağlamış olsaydık, sonraki yıllarda yaşanan depremlerde de bu kadar yıkım ve zaiyat olmayabilirdi.
Çünkü deprem bir doğa olayıdır, onu afete dönüştüren ise tedbirsizlik ve hazırlıksız olmaktır. Afet ise bir olayın kendisi değil, doğurduğu sonuçtur. İşte AFETLERE DİRENÇLİ OLMAK bu yüzden çok önemli. Bu gerçeği bir kez daha hatırlamak için bu farkındalık etkinliğini düzenledik.
Depremde yitirdiğimiz tüm canları bu vesileyle saygı ve rahmetle anıyor, bu acıların bir daha yaşanmamasını, diliyorum. Bunun için afetlere dirençli toplum hedefiyle canı gönülden çalışmaya devam edeceğiz.” Şeklinde açıklamalarda bulundu.