KESİAD Başkanı Günel : ”Kentlerin demografik yapıları korunmalı”
İzmir’de kurulu bulunan Kemalpaşa Sanayici ve İş İnsanları Derneği’nin (KESİAD) geleneksel olarak her ay düzenlediği ve bir konunun alanında uzman konukları ile tartışıldığı Perşembe Kahvaltısı serisinde gündem deprem oldu. Kahramanmaraş merkezli ve 11 ilde 15 milyon 500 kişinin etkilendiği, 49 binin üzerinde can kaybı ile sonuçlanan felaketin irdelendiği toplantıda denetim eksikliğine vurgu yapılırken, kentlerden süren göçün yaratacağı problemlere de değinildi.
Kemalpaşa Ramada Otel’de Barış İletişim sponsorluğunda yapılan Perşembe toplantılarına EBSO Meclis Başkanı H. İbrahim Gökçüoğlu, Kemalpaşa Belediye Başkan Yardımcısı Arzu Külahçıoğlu, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafercan Atacan, KOSBİ Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özken, KOSBİ Bölge Müdürü Mükremin Zülkadiroğlu, Bayındır Organize Sanayi Bölgesi (BAYOSB) Müdürü Figen Akdemir ve Kemalpaşa İlçe Tarım Müdürü Cihat Çağrı katıldı. Toplantıda Barış İletişim Proje Yöneticisi Yılmaz Alademir de yaptıkları çalışmaları anlatarak şirket tanıtımını da yaptı.
“Temel problem denetim”
Toplantının açılışında konuşan KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Mutlu Can Günel, Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem felaketi nedeniyle hayatını kaybeden vatandaşlara rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılara ise acil şifa diledi. Bu büyük felaketin yaralarının sarılmasının zaman alacağını ancak Türkiye’nin yüksek dayanışma gücüyle bu felaketin de üstesinden geleceğine inandığını söyledi. Ancak yaşananlardan ders alma noktasında toplum olarak eksik kaldıklarını ifade eden KESİAD Başkanı Günel, “1999 depreminde bu felaketi milat ilan etmiş, deprem vergisi koymuş, denetim sistemini hayata geçirmiştik. Ancak bu yaşadığımız felaket ve sonrasında yaşanan koordinasyonsuzluk 1999 depreminin üzerinden geçen 24 yılda önemli bir yol kat edemediğimizi gösteriyor” dedi. 2000 sonrası deprem yönetmeliğine uygun olarak inşa edilen, hatta 2-3 yıllık binaların bile Kahramanmaraş Depremi’nde yıkıldığına dikkat çeken Günel, “Temel problemimiz denetim diye düşünüyoruz” diye konuştu.
Günel: “Demografik yapı korunmalı”
Bölgeden büyük bir göçün yaşandığını, bu durumun da anlaşılır olduğunu söyleyen KESİAD Başkanı Günel, “Ancak Hatay gibi yoğun düzensiz göçmen nüfusun da yaşadığı kentlerden meydana gelen iç göçün bölgenin demografik yapısına büyük bir etkisinin de olacağı aşikar. Kent yeniden ayağa kaldırılırken buradan göçenlerin kentlerine tekrar dönmesini teşvik edecek önlemleri de almak zorundayız. Atatürk’ün hasta yatağında bile “Hatay benim şahsi meselemdir” sözü bugünde önemini koruyor. Deprem travması ile insanların başka yerlere göçmesi anlayışla karşılanabilir. Ancak başka bölgelerden de verilecek teşvik ve desteklerle Hatay’a insanların gelmesi sağlanmalıdır. Bu sayede hem buradaki demografik yapıda denge sağlanacaktır hem de tarım başta olmak üzere birçok sektörde de üretim artışı sağlanacaktır. Bu konu ülkemiz için çok hayati olduğu için mutlaka gerekenler yapılmalıdır” dedi.
“Deprem bölgesinde üretimin başlaması gerekiyor”
Bölgede incelemeler yaparak deprem yaşayan kentlerin durumunu aktaran KOSBİ Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Özken de yaşanan göçe değindi. Fabrika ve OSB’lerin çok fazla hasar almadığını, bir çok tesisin küçük müdahalelerle üretime başlayabileceğini söyleyen Özken, “Ancak hem depremde yaşanan can kaybı nedeniyle fabrikalarda çalışacak işçi yok. Ya kendileri enkazda kalmış ya da aile fertleri. Durumu iyi olanlar da kentten göç ediyor. Fabrikalarda çalışacak işçi yok. Bu kentlerin ayağa kalkması için üretimin de başlaması gerekli. Bu bölge insanının fabrikalarda istihdam edilmesi konusunda özel bir çalışma gerekiyor” diye konuştu.
Gökçüoğlu: “İmar affı uygulamaları büyük hata”
EBSO Meclis Başkanı İbrahim Gökçüoğlu ise imar barışı uygulamalarına değinerek devletin temel misyonunun halkın can ve mal güvenliğini sağlamak olduğunu ifade etti. Halkın talebi dahi olsa devletin asli görevi olan halkın can ve mal güvenliğini sağlamak olduğunu söyleyen Gökçüoğlu, “Bu anlayışa rağmen sadece popülist politikalarla imar affı çıkararak yasal olmayan bir uygulamaya ortak olması bugünkü acı gerçeğin daha ağır şekilde yaşanmasına sebep olmuştur” dedi. Çok sayıda yeni binanın da yıkılmasının sadece eksiklik, kusur diyerek hafifletilemeyeceğini söyleyen Gökçüoğlu, “Ciddi suç unsurlarıyla yüzleşmemiz gerekiyor. Bir deprem ülkesinde nasıl yasal düzenleme uygun yapılmaz, nasıl onca denetim süreci atlatılır, ve de nasıl depreme dayanıklı diye bu binalar satılır, anlamak çok zor. Bu süreçteki tüm sorumluların hukuk önünde mutlaka hesap vermeleri gerekir ki bir daha aynı kaderi yaşamayalım” diye konuştu
Arıcan: “İzmir deprem dayanıklı kent olmalı”
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Zafercan Atacan da İzmir’in deprem riskine dair bir sunum gerçekleştirdi. İzmir’in de önemli bir deprem kenti olduğunu hatırlatan Atacan, “İzmir’de deprem konusunda sıkıntılı bir kent. Benzer bir felaket yaşanmaması için acil önlemler alarak kenti deprem dayanıklı şehir hale getirmek zorundayız” dedi.