Site icon İntroHaber

FAO VE TÜİK’E GÖRE GIDA DA  ENFLASYON YÜZDE 94

16 Ekim Dünya Gıda Günü’nde BM açıklaması : “Daha adil, güçlü ve sürdürülebilir bir tarım ve gıda sistemi mümkündür…”

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim tarihinde her yıl farklı bir tema ile gıda güvencesi ve gıdaya erişim sorunları hakkında farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır. 2022 yılı için, “Kimseyi geride bırakma. Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” teması benimsenmiştir. “

GIDAYA ERİŞİM DE SIKINTI VAR

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu adına gündemle ilgili yapılan açıklamada, “Dünyanın içinde bulunduğu savaşlar, çatışmalar, göçler, iklim değişikliğinin her geçen gün daha yoğun biçimde hissedilen etkileri, COVID-19 pandemisi, küresel ve ulusal düzeyde farklı farklı boyutlarda yaşanmakta olan ekonomik krizler sonucunda gıdaya erişimde yaşanan sıkıntılar ve eşitsizlikler de artmıştır. İnsanlığın önüne bir mucize gibi sunulan küreselleşmenin, yaşanan krizlerin de hızla küreselleşmesine neden olduğu ortaya çıkmıştır.

Gıdaların insanların yaşamında vazgeçilmez bir yere sahip olduğu, yaşanan krizler sürecinde bir kez daha net olarak görülmüştür. Bu vazgeçilmezlik tarladan sofraya dek gıda üretim zincirini daha kırılgan hale getirmekte ve bu kırılganlıkları ortadan kaldırmayı daha önemli, neredeyse yaşamsal hale getirmektedir. “ Şeklinde ifadelere yer verildi.

FAO VE TÜİK’E GÖRE GIDA DA  ENFLASYON YÜZDE 94

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET) Yönetim Kurulu adına yapılan açıklamada ayrıca şunlara da değinildi; “FAO ve TÜİK rakamları ile Ağustos ayı itibariyle son bir yılda dünyada gıda fiyatları %13,  ülkemizde %94 artış göstermiştir. Gıda üretiminde yer alan kimi temel girdilerde ithalata bağımlı olunması, yaşanmakta olan gıda krizini derinleştirmektedir. En yoksul %20’lik kesim, gelirinin %34’ünü vazgeçilmez ihtiyacı olan gıdaya ayırmak durumunda kalmaktadır. Böylesi büyük bir yüzde, sadece gıda güvencesini değil gıda güvenliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Merdivenaltı üretime, sahte veya güvensiz gıdaya yönelen tüketici sayısı her geçen gün artmaktadır. Birincil üretimle uğraşan üreticilerimiz üretimden çekilmeye başlamıştır. “

ÇEVREYE DUYARLI VE GIDAYA ADİL ULAŞIM

“Yaşanmakta olan, kırılması gereken bir kısır döngüdür. Başta birincil üretimle uğraşan üreticilerimiz olmak üzere gıda üretimi ile uğraşanların yapmakta oldukları bu paha biçilmez işi sürdürmelerini sağlamak gerekmektedir. Bu amaçla çevre dostu yaklaşımların benimsenmesinden;  üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, topluma sağlanan her türlü olanağa ulaşabildiği ve bu olanaklardan hakça yararlanabildiği bir refah düzeyine ulaşmasının sağlanmasına kadar gerekli tüm adımlar atılmalıdır. Gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması, ekolojik dengelerin korunması ve tüketicilerin gıdaya adil biçimde ulaşabilmesinin mümkün kılınması bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Bu parçalardan birinde oluşan sorun alanına daha az önem vermek, diğer tüm parçalarda da sorunun derinleşmesine neden olmaktadır.

O halde zaman kaybetmeden, dünyada ve ülkemizde gıda sistemine bütünsel yaklaşarak, adaleti ve hakların korunmasını önceleyerek, katılımcı ve şeffaf yaklaşımlarla yeni politikalar üretmek zorunludur. Daha adil, güçlü ve sürdürülebilir bir tarım ve gıda sistemi mümkündür…”

,,,,,     ,,,,,,

Tarım ve Gıda Etiği Derneği (TARGET)

Yönetim Kurulu

TARIM ve GIDA ETİĞİ DERNEĞİ (TARGET)

BASIN DUYURUSU

15 Ekim 2022

BD Sayı: 2022/15

16 Ekim Dünya Gıda Günü

Daha adil, güçlü ve sürdürülebilir bir tarım ve gıda sistemi mümkündür…

BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim tarihinde her yıl farklı bir tema ile gıda güvencesi ve gıdaya erişim sorunları hakkında farkındalık yaratılmaya çalışılmaktadır. 2022 yılı için, “Kimseyi geride bırakma. Daha iyi üretim, daha iyi beslenme, daha iyi bir çevre ve daha iyi bir yaşam” teması benimsenmiştir.

Dünyanın içinde bulunduğu savaşlar, çatışmalar, göçler, iklim değişikliğinin her geçen gün daha yoğun biçimde hissedilen etkileri, COVID-19 pandemisi, küresel ve ulusal düzeyde farklı farklı boyutlarda yaşanmakta olan ekonomik krizler sonucunda gıdaya erişimde yaşanan sıkıntılar ve eşitsizlikler de artmıştır. İnsanlığın önüne bir mucize gibi sunulan küreselleşmenin, yaşanan krizlerin de hızla küreselleşmesine neden olduğu ortaya çıkmıştır.

Gıdaların insanların yaşamında vazgeçilmez bir yere sahip olduğu, yaşanan krizler sürecinde bir kez daha net olarak görülmüştür. Bu vazgeçilmezlik tarladan sofraya dek gıda üretim zincirini daha kırılgan hale getirmekte ve bu kırılganlıkları ortadan kaldırmayı daha önemli, neredeyse yaşamsal hale getirmektedir. 

FAO ve TÜİK rakamları ile Ağustos ayı itibariyle son bir yılda dünyada gıda fiyatları %13,  ülkemizde %94 artış göstermiştir. Gıda üretiminde yer alan kimi temel girdilerde ithalata bağımlı olunması, yaşanmakta olan gıda krizini derinleştirmektedir. En yoksul %20’lik kesim, gelirinin %34’ünü vazgeçilmez ihtiyacı olan gıdaya ayırmak durumunda kalmaktadır. Böylesi büyük bir yüzde, sadece gıda güvencesini değil gıda güvenliğini de olumsuz yönde etkilemektedir. Merdivenaltı üretime, sahte veya güvensiz gıdaya yönelen tüketici sayısı her geçen gün artmaktadır. Birincil üretimle uğraşan üreticilerimiz üretimden çekilmeye başlamıştır. Yaşanmakta olan, kırılması gereken bir kısır döngüdür.

Başta birincil üretimle uğraşan üreticilerimiz olmak üzere gıda üretimi ile uğraşanların yapmakta oldukları bu paha biçilmez işi sürdürmelerini sağlamak gerekmektedir. Bu amaçla çevre dostu yaklaşımların benimsenmesinden;  üreticinin emeğinin karşılığını aldığı, topluma sağlanan her türlü olanağa ulaşabildiği ve bu olanaklardan hakça yararlanabildiği bir refah düzeyine ulaşmasının sağlanmasına kadar gerekli tüm adımlar atılmalıdır. Gıda güvencesi ve güvenliğinin sağlanması, ekolojik dengelerin korunması ve tüketicilerin gıdaya adil biçimde ulaşabilmesinin mümkün kılınması bir bütünün ayrılmaz parçalarıdır. Bu parçalardan birinde oluşan sorun alanına daha az önem vermek, diğer tüm parçalarda da sorunun derinleşmesine neden olmaktadır.

O halde zaman kaybetmeden, dünyada ve ülkemizde gıda sistemine bütünsel yaklaşarak, adaleti ve hakların korunmasını önceleyerek, katılımcı ve şeffaf yaklaşımlarla yeni politikalar üretmek zorunludur. Daha adil, güçlü ve sürdürülebilir bir tarım ve gıda sistemi mümkündür…” Şeklinde açıklamalarda bulunuldu.

Exit mobile version