Para karşılığında doçentlik, Profesörlük tezi yazan Profesörler ve doçentler şirket kurduğu, 81 ilde Şube açtıkları, ücretlerini de kredi kartına böldükleri iddia edildi.
Haberhüriyeti.com dan Mustafa Gökçe’nin yazısına göre: “Ulusal Tez Merkezi de tez sahtekârlığını görmüyor, duymuyor. Sahtekâr şirketler, “Doçent olmak ister misiniz?” diye sorup, “Siz değerli hocalarımızın doçentlik başvurularında en büyük destekçiniziz. İntihale dikkat edip, jüriden geçmezse paranızı iade ediyoruz” diye reklama çıktılar. Para karşılığı tez yazan ekipleri içinde, doçentler ve profesörler olduğuna dair referans verip, ‘Gizlilik prensibimiz. Bilgileriniz üçüncü şahısların eline geçmeyecek’ diyorlar. Şirketlerden biri, “Bünyemizde 359 profesör, 2831 doçent, 3758 doktoralı öğretim üyesi, 6217 araştırma görevlisi, 9243 doktora öğrencisi çalışıyor ” diye ilan verdi. Yüksek lisans tezi 3 bin ile 10 bin TL, doktora tezi 20 bin ile 40 bin TL’ye yazılıp kredi kartına 5-10 taksitte ödeme seçeneği sunuluyor.
Doçentlerin daha ucuz, profesörlerin daha pahalı tez yazdığı bildirilip, “Mühendislik, tıp tez yazım ücreti normalden yüksek” diye alıcıya bildiriliyor. Adıyaman’dan Ağrı’ya, Batman’dan Bayburt’a 81 ilde şubeler açıp, tezleri parayla İngilizce ve Osmanlıca’ ya çeviren de var. Türkiye’de yüksek lisans tezlerinin yüzde 36’sı ve doktora tezlerinin yüzde 26’sı intihal. Üniversitelerdeki her 4 doçentten 1’i tezini aşırmış! Yabancı lisan bilmeyenlerin bile doçent olduğu akademik hırsızlığa, Türkiye’de ‘One Minute’ diyecek kimse yok mu? 20 yıldır bonkörce saçılan akademik unvanlar, geriye dönük incelenmelidir. Alın teriyle 6-7 yılda doktora tezi yazan gerçek akademisyenlerle parayı basıp 6-7 haftada doktora tezi yazdıran akademinin yüz karaları ayrıştırılsın. Akademik ahlaksızlık sürdükçe, Türkiye asla bilimle kalkınamaz!
Bu yazıyı daha derinlere indirmek isterdim ama anlatmak istediğim sanırım anlaşıldı… Darısı anlamayanların başına!” İddialarına yer verdi.